MARMARA ÜNİVERSİTESİ
İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ
YÖNETİM & ORGANİZASYON BİLİM DALI
“BİLİMSEL YÖNETİM ”
HAZIRLAYANLAR
MURAT TACER |
SERDAR EKDİ |
Ders:
ÖRGÜT KURAM VE İLKELERİYöneten:
Doç. Dr. Göksel ATAMAN
İÇİNDEKİLER
___________________________________________________________________
GİRİŞ
Yönetim düţüncesinin tarihi çok eskiye dayanýr. Bununla birlikte yönetim olgusunun incelenmesinde ve örgüt sorunlarýnýn çözümlenmesinde gerekli bilgilerin sistematik bir biçimde toplanmasý “Bilimsel Yönetim”le baţlar.
Az sonra okuyacaklarınız, “Bilimsel Yönetim” düşüncesinin ne olduğu, nasıl ortaya çıktığı ve yönetim düşüncesine olan etkilerini sorgulamak amacıyla yazılmıştır.
İlk olarak, bu hareketin temsilcilerinden bahsedilmiş, bunların “Bilimsel Yönetim” düşüncesine olan katkıları üzerinde durulmuş, daha sonra “Bilimsel Yönetim”in etkileri göz önüne alınmış ve bu akımı daha iyi anlamak için konuya eleştirel bir bakış getirilmiştir.
Son olarakta, “Bilimsel Yönetim” düţüncesinin Çađdaţ yönetime olan etkileri ve geçerliliđi tartýţýlmýţtýr.
BÝLÝMSEL YÖNETÝMÝN DOÐUÞU
Geleneksel Yönetim Düţüncesi’ nin Avrupa’ da dođup geliţmesine karţý, Çađdaţ Yönetim Düţüncesi, Bilimsel Yönetim ile birlikte Amerika’ da ortaya çýkmýţtýr. X IX. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren, Amerikalılar sanayileşmede ileri bir düzeye ulaşmaya başlamışlardır. Bu sanayileşme hareketinin yanında yönetim alanında da bir hareketlenme ortaya çıkmıştır ( 1 ).
Örgüt içi ve örgütsel ortam koţullarýnda meydana gelen deđiţim ve geliţim ile bilimsel inceleme ve araţtýrmalarýn mevcut bilgi ve iţ proseslerinin yetersiz kalmasýna yol açmasýyla bir yönetim kavramý ortaya çýkmýţtýr. Daha sonra ortaya çýkan bilimsel yönetim akýmýnýn temeli de yine bu iki temele dayanmaktadýr. Baţka bir deyiţle bilimsel yönetimin tem
elini de 1880’ lerde Amerika’ da ortaya çýkan yönetim hareketleri oluţturmuţtur. 20. yüzyýldan önceki zamanlarda, oluţturulan teţebbüsler çok daha basit, katý ve dýţ çevreye kapalýydý. Bunun sonucunda, yöneticiler sezgilerine dayanarak veya belli prosedürleri sürekli olarak tekrarlayarak karar veriyor ve çalýţmalarýný sürdürüyorlardý. Fakat bu ţekildeki davranýţlar problemlerin çözümünde sistematik bir yaklaţým getirmiyor ve fazla bir geliţme sađlanamýyordu ( 2 ). Birinci Dünya Savaţý’ ndan önceki yýllarda Amerikan ekonomisi hýzla büyümeye baţlamýţtý. Fakat kullanýlan üretim teknikleri bilimsellikle bađdaţmýyordu.Yönetim düţüncesinin geliţimi ortaya çýkan olaylarýn bir sonucudur. Nitekim Amerika’ da 1880 yýlýnda kurulan, “ Amerikan Mekanik Mühendisleri Derneđi ” ile yönetim hareketi, bilimsel yönetim hareketine dođru yol almaya baţlamýţtý. Yönetim hareketi içine giren ve baţlangýcýný teţkil eden ASME, bir mühendisler birliđi olup, bu birlikte düzenlenen konferans ve seminerlerde yönetim sorunlarý tartýţýl
mýţtýr. Baţlangýçta, Henry Towne, Henry Metcalfe, Frederick Halsey gibi yönetim düţünce tarihinde adý geçen kiţiler tarafýndan yönetimle ilgili seminerler verilmiţtir. bilimsel yönetimin kurucusu F.W.Taylor ve öncüleri bu konferanslardan
( 1 ) Atilla Baransel,
Çağdaş Yönetim Düşüncesinin Evrimi, Cilt 1, İstanbul Üniversitesi Yayınları No: 2684, Fatih Yayınevi, İstanbul, 1979, S: 115 - 118( 2)
Guisseppi A. Forgionne, Quantitative Management, The Dryden Press, 1990, S. 6 - 9
büyük ölçüde etkilenmişlerdir. 1885’ lerden sonra onlar da burada konferanslar vermişlerdir.
Böylece ASME, bilimsel yönetimin doğuşunda önemli bir rol oynamıştır. Öte yandan ASME’ nin yayın organı olan “
Mechanical Engineering ” dergisi de bilimsel yönetimin yaygınlaşmasını sağlamıştır.Yönetim hareketi XX. Yüzyılın başlarında daha da genişlemiş, ASME’ nin kendi üyeleri için düzenlediği konferansların yanında üniversitelerde de yönetim konularında konferanslar ve kongreler düzenlemeye başlanmıştır. Üniversitelerde düzenlenen bu konferans ve kongreler bilimsel yönetimin yaygınlaşması ve gelişmesinde önemli rol oynamıştır. 1920 yıllarında uluslararası yönetim kongrelerinin düzenlenmesi ile yönetim hareketi ve bilimsel yönetim uluslararası bir hareket haline gelmiştir.
Öte yandan 1881’ de, Philadelphia Üniversitesinde yönetim bölümü açılmış; 1898 yılında, Chicago ve California Üniversiteleri de yönetim eğitimine başlamışlardır. Bunlar da yönetim hareketi içine giren ve bilimsel yönetimin gelişmesi ve yaygınlaşmasına yol açan önemli olaylardır ( 3 ).
Peki “Bilimsel Yönetim” terimiyle kastedilen nedir? Öncelikle ţunu söylemek gerekir ki, “Bilimsel” sözcüđünün neyi ifade ettiđi konusunda dođa bilimcileri arasýnda bile henüz birlik sađlanamamýţtýr. Eđer bu sözcük, hipotezlerin öne sürülmesi ve bunlarýn kanýtlanmasý için sistematik bir ţekilde deneyler yapýlmasý demekse, Taylor’un çalýţmalarýnýn bir çođu bu kapsamýn dýţýnda kalacaktýr.
Taylor’un ve arkadaţlarýnýn “Bilimsel Yönetim” sözcükleriyle anlatmak istedikleri açýktýr: Yönetimi, problemlere düţünsel ve sistematik olarak ele alýp buna göre ţekillendirmek. (4)
( 3 ) Atilla Baransel,
Çağdaş Yönetim Düşüncesinin Evrimi, Cilt 1, İstanbul Üniversitesi Yayınları No: 2684, Fatih Yayınevi, İstanbul, 1979, S: 115 - 118( 4 )
D.S. PUGH., D.J. Hickson, The Beginnings of Modern Management, Prentice Hall Inc, 1978, S:70-84
FREDERÝCK WÝNSLOW TAYLOR
“ Bilimsel Yönetimin ” kurucusu ya da baţlatýcýsý Frederick Winslow Taylor ( 1856 - 1915 ) dur. 1800’ lü yýllarýn sonuna dođru, Amerikalý mühendis Taylor, üretimde karţýlaţýlan sorunlarýn çözümü için bilimsel bir yaklaţým geliţtirdi. Öncüsü olduđu bu yaklaţým, çođu zaman kendi adýyla da anýlmaktadýr.
Taylor, 1856 yılında doğmuş ve başladığı hukuk öğrenimini gözlerinin zayıf olması nedeniyle terk ederek, endüstriye basit bir işçi olarak girmiş, ustabaşılığa yükseldikten sonra da öğrenim hayatına dönerek makina mühendisi olmuştur.
İşgörenlikten başlayarak çeşitli kademelerde çalışarak yükselmesi, işgörenlerin sorunlarını ve davranışlarını daha rahat anlamasını sağlamıştır ( 5 ). Taylor’ un, icat ettiği çelik kesme aletlerinin patentinden kazandığı para 1901’ de 45 yaşında emekli olmasını sağladı. Bundan sonra ise zamanını fikirlerini yaymakta kullandı ( 6 ).
Kullanılan üretim tekniklerinin bilimsel olmaması Taylor’ u bu konuyu araştırmaya sevketmiştir. İşlerin dizaynı ve yapılma şeklinin mühendislik açısından ve bilimsel olarak yeniden incelenmesi ile hem verimliliğin artacağına, hem de işletme ve işçilerin bu yeni düzenden d
aha fazla pay elde edeceklerini düşünen Taylor, Bethlehem Demir Fabrikasında yaptığı deneyleri ile bu düşüncelerini uygulamaya aktarmış ve 1911’ de yayımlanan Bilimsel Yönetim İlkeleri başlıklı kitabı ile de düşündüğü yönetim ve organizasyon anlayışının esaslarını açıklamıştır ( 7 ).Taylor’ a göre yönetimin temel konusu her iţçinin verimliliđini arttýracak yollar bulmaktýr. Her iţçinin ayrý ayrý verimliliđinin artmasý sonuçta toplamýn verimliliđini arttýracak ve
( 5 ) Osman Yozgat,
İşletme Yönetimi, 4. Baskı, Nihad Sayar Yayın ve Yardım Vakfı İşletmesi Yayınları No: 375 - 608, 1983, S: 15 - 21( 6 )
Tengiz Üçok, Yönetim İlkeleri, 4. Baskı, Gazi Kitapevi, Ankara, 1993, S: 18 - 20( 7 )
Tamer Koçel, İşletme Yöneticiliği, 6. Baskı, Beta Yayınları, İstanbul, 1998, S: 121 - 123bu da iţverenin gelirini arttýrmýţ olacaktýr. Ýţçi ile iţverenin baţarýsý dođru orantýlýdýr. Günümüzde bile çevremizde sýk sýk verimsizlik ve çalýţanlarýn sýkýntýlarýyla karţýlaţýrýz. Neden? Taylor’ a göre iţçiler yapabilecekleri iţ miktarýna oranla çok daha az verimli olarak çalýţmaktadýrlar ve bu tembellik, baţlýca ţu nedenlere dayanmaktadýr:
Taylor’ un çalışmaları, bu gözlemlere dayanmış ve temel amacı da israf ve kayıplara yol açan nedenleri bulup onları minimize etmek ve verimliliği arttırmak olmuştur. İşte Taylor mevcut sorunlara bilimsel bir açıdan yaklaşmış ve çözüm için dört prensip geliştirmiştir:
( 8 ) Osman Yozgat,
İşletme Yönetimi, 4. Baskı, Nihad Sayar Yayın ve Yardım Vakfı İşletmesi Yayınları No: 375 - 608, 1983, S: 15 - 21( 9 )
Atilla Baransel, Çağdaş Yönetim Düşüncesinin Evrimi, Cilt 1, İstanbul Üniversitesi Yayınları No: 2684, Fatih Yayınevi, İstanbul, 1979, S: 118 - 122Taylor, bilimsel yönetimin bir bütün olduğunu ve bu ilkelerin tek başlarına birşey ifade etmeyeceğini üstüne basarak söylemiştir. Çalışanlar ve yönetim bir bütün halinde bu maddeleri yerine getirmek için çalışmaları gerekecektir. O, kısaca bilimsel yönetimi şöyle ifade etmiştir:
Tecrübe yerine bilim; anlaţmazlýk yerine ahenk; bireycilik yerine iţbirliđi; kýsýtlanmýţ üretim yerine maksimum üretim; bireyleri kiţisel olarak ulaţabilecekleri en yüksek verimlilik ve refah düzeyine ulaţmalarý için geliţtirmek.
( 11 )TAYLOR’ UN ÇALIÞMALARI
Genç ve hırslı bir makina mühendisi olan Taylor, altında çalışan işçilerin maksimum seviyede çalışması konusunda çok istekliyken, bunun aslında çok zor olduğunu biliyordu. Çünkü işçilerin düşüncesine göre daha fazla çalışmak onlara yorgunluktan başka bir şey sağlamayacaktı ve onlar için en uygunu mümkün olduğunca az üretmekti.
Taylor da onların görüşlerini anlıyordu, çünkü kendisi de onlar gibi işçiyken aynı şekilde düşünüyor ve davranıyordu. Daha sonra şöyle birşey yazdı;Enerjik ve hırslı bir insan tembel birinin yanında birkaç gün çalışırsa kendisine şu soruyu sormaya başlar: “ Bu adamla aynı parayı alırken neden daha çok çalışayım. ” ( 12 ).
Taylor da eskiden bir makina ustası olduğundan bir makinada olabilecek üretim miktarı ve bu miktarı üretmemek için çalışanların yaptıkları numaraları bilirdi. Daha iyi çalışarak üç katı
( 10 )
M.C. Barnes, A.H.Fogg, C.N. Stephans; COMPANY ORGANİZATİON - Theory and Practice, Western Printing Services LTD. , S: 30 - 31( 11 ) Atilla Baransel,
Çağdaş Yönetim Düşüncesinin Evrimi, Cilt 1, İstanbul Üniversitesi Yayınları No: 2684, Fatih Yayınevi, İstanbul, 1979, S: 118 - 122( 12 )
Ernest Dale, MANAGEMENT - Theory and Practice, McGraw - Hill Book Company, 1965, S: 152 - 154daha fazla üretim yapmak mümkündü. Makinistlere daha iyi çalışmalarını söylediğinde hiçbir sonuç elde edememişti. Çünkü insanlar eski alışkanlıklarını devam ettiriyorlardı. Bunun üzerine Taylor kendisine bir torna tezgahı yaptı ve çalışanlara işin nasıl daha iyi yapılabileceğini gösterdi ama bununla da bir sonuç elde edemedi. Sonunda artık daha etkili bir yola başvurma
yı uygun gördü. Bu adımda daha zeki çalışanları toplayıp onlara daha verimli nasıl üretim yapılacağını gösterdi.Bir ţeyler öđrenmenin verdiđi istekle, bu çalýţanlar Taylor’ a öđrendiklerini uygulayacaklarý konusunda söz verdiler. Fakat diđer çalýţanlarýn büyük baskýlarýyla karţýlaţtýlar. Bunun üzerine onlar da diđerleri gibi üretimlerini düţük seviyede tutmak zorunda kaldýlar. Bunun üzerine Taylor onlarýn maaţlarýnýn yarýsýný kesti. Fakat bir türlü istediđini yapamadý. Hatta bir ara kendisine baţka bir
iţ bulmasý gerektiđini bile düţünmüţtü. Taylor, iţçileri motive etmesinin gerektiđini düţündü. Daha önce böyle bir yola baţvurulmamýţtý ( 13 ).
Taylor bir süre sonra aslında sorunun hiçbir işçinin kendisinde ne kadar iş yapması beklendiğini bilmemesinin olduğunu düşündü. Yani bir işçi bir günde ne kadar üretim yapmakla sorumluydu. Çalışanlar çoğu zaman kendi keyiflerine göre bir tempo tutturuyor ve ona göre bir üretim seviyesi yakalıyorlardı. Genellikle bu seviye günden güne çok fazla farklılık göstermiy
ordu. Bunun üzerine Taylor bilimsel bir standart yakalamak için çalışmalara başlamak için üst yönetimden izin aldı ( 14 ).Oradayken pek çok incelemede bulundu. Bunlardan en önemlisi, dökme demirin iţlenme alanýnda olan çalýţmasýdýr. Taylor tüm iţleri gözleyip, hangi iţin ne kadar sürede yapýldýđýný ve tüm hareketleri izleyip kendisine bildirecek bir iţçi görevlendirdi. Örneđin, bir cývatanýn sökülüp takýlmasý iţlemi için deđiţik çalýţanlardan deđiţik süreler elde edildi. Taylor iţlerin deđiţik parçalarýný
eleman olarak tanýmladý. Her elemanýn yerine getirilmesi için gereken standart sürenin bilinmesiyle, bir günde yapýlabilecek üretim sayýsý hesaplanabilecekti. Ýţler en
( 13 ) Max S. Wortman, Fred Luthans; Emerging Concepts in Management, The Macmillan Company, 1969, S: 218 - 219
( 14 ) Ernest Dale, MANAGEMENT - Theory and Practice, McGraw - Hill Book Company, 1965, S: 154 - 156
küçük parçalarına ayrılacak ve her parçanın yapımında eğitilmiş, hatta uzmanlık seviyesine
gelmiţ kiţiler çalýţacaktý. Böylece Taylor zaman ve metod etütleri çalýţmalarýna giriţmiţ oluyordu. Ýlk denemelerinde açýk demiryolu taţýma vagonlarýna demir külçeleri yükleyen yetmiţbeţ kiţilik bir grubu içermekteydi. Taylor, buraya geldiđinde her iţçi, günde ortalama 15.5 ton demir
külçesi yüklemekteydi. Taylor, çýktýyý arttýrýp arttýramayacađýný görmek için iţleilgili bir deney yapmaya karar verdi. Araţtýrmasý, bir iţçinin, zamanýnýn % 42’ sini kullanarak günde ortalama 47 ton demir yükleyebileceđini göstermiţtir. Geri kalan % 58 zaman da iţçilere býrakýlýyordu. Bu teorinin geçerli olup olmadýđýný test etmek için Taylor, iţçilerden birini seçti ve onu çok yakýndan izlemeye baţladý. Ýlk günün akţamý iţçi, 47.5 ton demir yüklemiţti. Gruptaki diđer çalýţanlar da kademeli olarak bu mi
ktarda yükleme yapmalarý için eđitilmiţlerdi.Dökme demirin yüklenmesiyle ilgili yaptığı deney, Taylor’ un deneylerinden yalnızca birisidir. Bir başka deney de demir cevheri ile kömür tozunun küreklenmesiyle ilgiliydi. Bir küreğin ortalama 21 pound kaldırmasının en yüksek çıktı olduğu belirlendikten sonra Taylor, işçilerin kendi kürekleriyle işlerini yapmalarına son verdi. Bunun yerine firma, işçilere 21 poundluk yükleme yapacak nitelikte yapılmış kürekler verdi. Deney sonucunda işletme, depo işçilerinin
sayısını 600 den 140 a düşürürken her işçinin günlük ortalama demir üretimini 16 tondan 59 tona çıkartıp bir ton kömürün ortalama işleme maliyetini 7.2 centten 3.3 cente düşürdü. Aynı zamanda bir çalışanın ortalama günlük kazanı 1.15 dolardan 1.88 dolara çıktı.1885 yılında Taylor, Amerikan Makina Mühendisleri ( ASME ) topluluğuna katıldı. Üyeliğinde önceki iki makalesi bu dernekte sunulmuştur. İlk makalesi 1895’ te sunulan “ Parça Başına Ücret Sistemi ” başlıklı makalesidir. Bu makalesinde Taylor, sanayide kullanılmakta olan teşvik edici bazı ödeme planlarıyla ilgili endişelerini belirtmiştir. Buna alternatif olarak değişen bir ücret sistemi önermiştir. Buna göre her iş için öncelikle bir hareket - zaman çalışması düzenlenmelidir. Bu çalışmanın sonuçlarına göre her iş için standart zamanlar ve bu standart zamanlarda da bir günlük standart üretim miktarları belirlenir. Bu standartlardan daha az üretim yapan bir işçi ürettiği her parça başına belli bir ücret alır. Standarda ulaşan veya standardı aşan üreti
mde bulunan işçiye daha yüksek birim ücret ödenir. Örneğin, standart günde 100 parça üretim birimi ise, bu miktardan düşük olan her parça için saat ücreti 1.1 cent iken standart üstü her parça için 1.8 olsun. 90 parça üreten bir işçi, 99 cent alırken 102 parça üreten bir işçi 1.84 dolar alır ( 15 ).1913’ te Taylor, ASME’ ye “ Dükkan Yönetimi ” baţlýklý ikinci makalesini sundu. Bu
makale üzerinde durulan nokta yönetim felsefesi üzerineydi. Taylor, yüksek ücret ve düţük birim maliyeti sađlamak gerekliliđi üzerinde durmuţ, böylece iţçinin bilimsel yöntemlere göre seçimi ve eđitilmesinde yönetici iţçi iţbirliđine iţaret etmiţtir ( 16 ).
Taylor’ un yapmak istedikleri bunlarla sınırlı değildi. O ayrıca planlama ve uygulama aşamalarını birbirinden ayırmak ve fonksiyonel uzmanlık kavramını oluşturmak da istiyordu.
Planlama ve Uygulama
Taylor, endüstride çalışmaya başladığında şunu gördü; her çalışan çıraklık günlerinde gördüğü ve ona göre de belirlediği şekilde işini görüyordu. Herkes işi bildiği kadar başarılı oluyordu. İşçinin üstündeki ustabaşı ya da patron ona hangi işi yapmasını söylüyordu ama nasıl yapması gerektiğini ya da nasıl daha iyi yapabileceğini söylemiyordu.
Taylor’ un görüţüne göre iţi çok iyi bilen bir kiţi ve onun altýnda da fonksiyonel ustabaţýlar bulunacaktý. Bu ustabaţýlar görevli olduklarý fonksiyon hakkýnda uzmanlýk derecesinde bilgili olacaklardý. Örneđin bir torna ya da freze tezgahýný çok iyi bileceklerdi. Her çalýţan bir iţe atanacak ve iţin mahiyeti ve prosedürü konusunda usta
baţýsýndan komutlarý ve bilgileri alacaktý ( 17 ).Mental Devrim
Taylor, ne kadar çalışsa da öncelikle çalışanların ve yönetimin düşünce olarak değişmesi gerektiğini biliyordu. çünkü yıllardan beri takip edilen yöntemlerin oturması kolay değildi ve
( 15 )
Richard M. Hodgetts, YÖNETİM - Teori, Süreç ve Uygulama, 5. Baskı, Der Yayınları, 1997, S: 17 - 23( 16 )
Richard M. Hodgetts, YÖNETİM - Teori, Süreç ve Uygulama, 5. Baskı, Der Yayınları, 1997, S: 17 - 23( 17 )
Ernest Dale, MANAGEMENT - Theory and Practice, McGraw - Hill Book Company, 1965, S: 154 - 156çaba gerektiriyordu. Eğer işçilere her fazla üretimleri için ekstra ücret ödenirse ve de işi nasıl yapacakları öğretilirse, onlar da iyi çalışırlar. Yönetim de bu verimliliğin meyvalarını toplamaya
baţlarsa ücret ödemelerini seve seve yapacaklardýr. Yönetim ve çalýţanlarýn düţünce ve menfaatleri ayný yönde olursa bir sorun ortaya çýkmayacaktýr. Hiçkimse pastadan diđerinden daha fazla pay almak için çabalamayacak; çünkü yapýlacak çaba iki tarafa da kazandýracaktýr ve pasta büyüyecektir. Yani dilimler büyüyecektir. Ýţte böylece mental devrim sađlanacaktý.
Bu ţekilde çalýţmayla, çalýţanlar gelirlerini arttýrdýlar. Standartlarýn altýna düţenler ise daha az ücret aldýlar. Fakat bu durum bazý eţitsizlik sorunlarýna yol açtý. Ayrýca bunun yanýnda, makina bozulmalarý, fireler ve üretim hattýndaki darbođazlar gibi sorunlarla karţýlaţýldý. Bu da aslýnda daha fazla kazanabilecek birinci sýnýf bir çalýţanýn daha az kazanmasýna neden oluyordu ( 18 ).
HENRY L. GANTT’IN ÇALIÞMALARI
Taylor’ un çalışmalarında ortaya çıkan sorunlar yine Taylor’ un çalışma arkadaşlarından biri olan Henry L. Gantt tarafından düzenlenmeye çalışıldı. Onun geliştirdiği “ Teşvikli Ücret Sistemi ” hala uygulanmaktadır.
Gantt’ ın planının temeli bir günde üretilmesi gereken parça sayısının belirlenmesi ve bu standartı yakalasa da yakalamasa da işçiye belirli bir ücret ödenmesiydi. Fakat buna ek olarak işin işin öngörülen sürede bitirilmesi halinde işin içine prim girecektir. Daha
önce, bir kişi işini bitirince daha fazlasını yapmak için bir istek duymayacaktı, ama Gantt’ ın planıyla işçi daha fazla çalışmak isteyecektir. Çünkü ne kadar fazla yaparsa o kadar kazanacaktır. Ayrıca dört saatlik bir işi üç saatte bitiren bir kişi yine dört saatlik ücret alacak ve bu şekilde çalışmaya devam ederse 12 saatten fazla süre için ödenen ücreti 10 saatte alabilme imkanına sahip olacaktır. Tüm bunların yanında işçi çeşitli sebeplerden işini tamamlayamasa bile standart ücretini alacaktır.
( 18 )
Ernest Dale, MANAGEMENT - Theory and Practice, McGraw - Hill Book Company, 1965, S: 157 - 158Gantt’ ın planında ustabaşları ile ilgili de yenilikler vardı. Ustabaşının adamlarından işini her bitiren için ustabaşı da prim alacaktı. Ayrıca tüm çalışanların işlerini bitirmesi halinde ekstra bir prim daha alacaktı. Bu, ustabaşıların işçilerini teşvik etmelerini ve onları eğitmeye önem vermelerini sağlayacaktı ( 19 ).
GILBRETH’IN KATKILARI
Taylor’ un arkadaţý olan ve ondan aldýđý fikirlerle, zaman ve hareket etüdleri ve verimlilik üzerine çalýţan, Frank B. Gilbreth ve eţi Lillian M. Gilbreth’ in çalýţmalarý vardýr. Frank B. Gilbreth araţtýrmalarýný hareket ve yorgunluk üzerine yođunlaţtýrmýţtýr. Her gereksiz hareketin yorgunluđu artýrdýđýný, bu n
edenle bunlarýn ortadan kaldýrýlmasý ile verimliliđin arttýrýlabileceđini ileri sürmüţtür. Kendi de duvarcý ustalýđýndan gelen Frank B. Gilbreth, her duvarcý ustasýnýn tuđla dizerken, üç farklý davranýţta bulunduđunu izlemiţtir. Bunlar, çýraklarýna iţi öđretmek, hýzý yavaţlatmak ve üçüncüsü de kasýtlý olarak çalýţma hýzýný yavaţlatmaktý. Frank B. Gilbreth’ in kendi deyimiyle bir tek tuđlayý en verimli ţekilde yerine koymayý bulmak için tam 1.5 yýl çalýţmýţtýr. Gilbreth, tuđlalarý taţýmak için daha verimli bir donanýn tasarladý. Malzemeler ve çalýţma alanlarý, aţýrý eđilme, uzanma, ileriye ve geriye gitme, malzeme bekleme gibi etmenleri elimine ederek yeni bir çalýţma ortamý yarattý. Gilbreth, bu ţekilde iţlerin standart zamanlarýnda müthiţ bir azaltma gerçekleţtirdi ve sistemi “ hız çalışması ” adını aldı . Buradaki hız, aceleden değil, gereksiz hareketlerin elimine edilerek yapılan işin toplam miktarındaki azalmadan ileri geliyordu (20). Gilbreth, yaptığı çalışmalarla modern çalışma tekniklerinin temel ilkelerini ortaya koydu. Çalışma esnasında yapılan hareketler “Therbligs” adını verdiği on yedi elemandan oluşuyordu. Bunlar: 1.Arama, 2.Bulma, 3.Seçme, 4.Kavrama, 5.Pozisyon (Konum değiştirme), 6.Birleştirme (Montaj), 7.Kullanma, 8.Ayırma (Demontaj), 9.Kontrol, 10.Yük taşıma, 11.Geri dönme (Pre-position), 12.Bırakma, 13.Yüksüz taşıma, 14.Bekleme (Gecikme), 15.Bekleme (Zorunlu), 16.Dinlenme, 17.Planlama
( 19 )
Ernest Dale, MANAGEMENT - Theory and Practice, McGraw - Hill Book Company, 1965, S: 157 - 158( 20 ) D.S. PUGH., D.J. Hickson, The Beginnings of Modern Management, Prentice Hall Inc, 1978, S:70-84
Therbligs’ler fiziksel bir çalışmayı elemanlarına ayırmak için kullanılan öğelerdi. Böylece bir işteki gereksiz elemanları ortadan kaldırmak ve varolanları iyileştirmek mümkün olacaktı.
Gilbreth, aynı amaçla iş akış şemalarını geliştirdi. Bu şemalarda iş elemanları, işlem, taşıma, kontrol, bekleme, depolama olmak üzere beş grupta toplanıyor, uzaklık ve işlem süreleri bu şemalar yardımıyla inceleniyordu.
Sonuç olarak Gilbreth, yaptığı çalışmalarla verimi üç katına çıkarmayı başardı. Ona göre, eğer herhangi bir yabancı hareket ortadan kaldırılabilirse, işi yapmak için gerekli zaman büyük miktarda aşağı çekilebilirdi. Yaptığı birçok deneyden sonra, dış duvarı örmek için gerekli olan el hareketini 18’ den 4.5’ e, iç duvar için gerekli olanı da 18’ den 2’ ye düşürmüştür. Ayrıca tuğlaları yerden almak için eğilme ihtiyacını ortadan kaldıracak ayarlanabilen bir destek geliştirmiştir. Tıpkı bunun gibi, maladaki harcın temizlenmesi için özel yoğunluğu olan harç hazırlama tekniği kullanmıştır. Böylece bir işçinin saatte örebileceği tuğla sayısını 120’ den 350’ ye kadar yükseltmeyi başarmıştır ( 21 ).
Gilbert’ e göre bir iţin en iyi yapýlmasýnýn tek bir “ en iyi yolu ” vardýr ve bu yolu bulmak için hareket sayýsýný minimuma indirmek gerekirdi. O, bir iţin ne kadar sürede yapýlabileceđi konusuyla pek ilgilenmedi. Ona göre “ en iyi ” yi yakalamanýn yolu ulaţýlabilir bir alanda ve konforlu bir pozisyonda, çalýţanýn harek
etlerini minimuma indirmekti. Gilbreth’ ler, üç poziyonlu bir plan geliţtirmiţlerdir. Buna göre her iţgören kendi iţini yapacak, bir sonraki daha üst düzeydeki iţe kendisini hazýrlayacak ve ayný zamanda kendi yerine geçecek olan kiţiyi yetiţtirecektir. Böylece her iţgören her zaman yapýcý, öđrenici ve öđreticidir ( 22 ).BÝLÝMSEL YÖNETÝM VE HARRIGTON EMERSON
Emerson’ un bilimsel yönetim yaklaţýmý Taylor’ unkinden farklýdýr. O, iţ analizleri ve finansal olaylara çok fazla ađýrlýk vermemiţtir. Ona göre verimliliđin sađlanabilmesinin temeli
( 21 ) Tengiz Üçok,
Yönetim İlkeleri, 4. Baskı, Gazi Kitapevi, Ankara, 1993, S: 18 - 20( 22 )
D.S. PUGH., D.J. Hickson, The Beginnings of Modern Management, Prentice Hall Inc, 1978, S:70-84iyi bir organizasyon yapısının kurulmasından geçmektedir. Verimliliği 12 temel prensip altında toplamıştır:
2.Ortak Hareket: Üretim planlama ve programlama, yazılı standartlar ve hedefler konusunda işbirliği. Hedeflerin, kuşkuya yer bırakmayacak şekilde organizasyonun tamamına yayılması.
3. Danışmanlık: Makinaların ve çalışanların en iyi kullanımı
4. Disiplin: Maksimuma ulaţma çabasý.
5. Dürüst Anlaşma: Çalışanın anlaşması açık olmalı. “İş hakkıyla yapılmalı.”
6. Güvenilir, Zamanında, Yeterli ve Sürekli Kayıtlama Sistemi: Bu kayıtlar verimlilik, maliyet ve işgücü kullanımıyla ilgili bilgileri mutlaka içermelidir. Emerson demiryolları ile ilgili yaptığı bir çalışmada: “Kömürün ton başına fiyatını merak ederiz, fakat bir birim kömürün kaç kalorilik ısı verdiğiyle pek ilgilenmeyiz. Sıradan ocak, ısıtıcı ve motor kullandığımızda bir saatlik beygir gücü
elde etmek için gerekli maliyet 5 ila 7 pound arasında değişir. Halbuki, daha iyi kömür, daha iyi ocak ve daha iyi servisle bu maliyeti 2 pounda, hatta 1’e düşürmek mümkündür” (23). Bu türden bilgileri içeren kayıtlar, her işletmenin gereklerine uygun ve sürekli olarak tutulmalıdır.
( 23 ) D.S. PUGH., D.J. Hickson, The Beginnings of Modern Management, Prentice Hall Inc, 1978, S:70-84
9. Standart Koþullar
10. Standart Operasyonlar
11. Standart Prosedürler
İş ve zaman etüdleri tek başlarına rasyonel standartların belirlenmesi için yeterli değildir. Öncelikle her işçinin doğru yere konuşlandırılması gereklidir. İşle ilgili ölçümler ancak bundan sonra anlamlı hale gelebilir ve çalışma koşulları ve operasyonlarla ilgili standartlar belirlenebilir.
12. Ödüllendirme Sistemi
BÝLÝMSEL YÖNETÝM HAREKETÝNÝN ETKÝLERÝ
Zaman ve hareket etüdleri, Taylor ve Gilbreth tarafından üretkenlikte artışlar sağlamak amacıyla geliştirilmiştir. Taylor, teşvikli ücret sistemini çalıştığı fabrikada etkin hale getirince, daha önceden 450 kişiyle yapılan işin aslında 150 kişiyle de yapılabileceği görüldü. Gilbreth’ in hareket etüdüyle ise bir tuğlacı, daha önce 900 tuğla dizebildiği sürede artık 2800 tuğla dizebilecek duruma gelmiştir
.Fakat Taylor’ un düţündüđü, bilimsel yönetimin kalbi olarak nitelendirdiđi ve mental devrim adýný verdiđi olay , hem iţgücü hem de yönetim seviyelerinde, bazý kýsa dönemler hariç tam olarak sađlanamadý. Peki neden bu iţler Taylor’ un istediđi gibi gerçekleţememiţti? Bunun pek çok nedeni vardý. Öncelikle bazý iţverenler bir süre sonra eski iţgörme yöntemlerine döndüler. Çünkü ayný iţin neredeyse mevcut iţçi sayýsýnýn üçte biri kadar kiţi tarafýndan
( 24 ) D.S. PUGH., D.J. Hickson, The Beginnings of Modern Management, Prentice Hall Inc, 1978, S:70-84
yapılabileceği anlaşılınca ve bu uygulamaya konulunca müthiş bir işsizlik akımı ortaya çıktı. Böylece sistem, üretkenlik artışı sağlamasına rağmen büyük bir kesimden tepkiler gördü. Amerikan Kongresi, Taylor’ un planı ile ilgili tahkikat yaptı ve hükümet operasyonlarında uygulanmaması yönünde kanunlar çıkardılar.
Fonksiyonel ustabaţýlýk düţüncesi de yine ţirketler tarafýndan pek tutulmadý. Çünkü ţirketler eđitime çok önem vermediler. Planlama ve uygulama iţlerini de ayýrdýlar. Yapýlan planlar ustabaţýna veriliyor ve o da tek patron olarak iţçilere yapmalarý gerekeni söylüyorlardý.
Taylor’ un sisteminin baţarýya ulaţamamasýnýn en önemli sebeplerinden biri ilk bakýţta karmaţýk ve uygulanmasý zor görünmesiydi. Bu yüzden insanlarýn inancýný kazanamadý ve bu da zorluklar karţýsýnda direnç gücünün düţük olmasýna yol açtý.
Sık sık söylenen şeylerden biri, çalışanların sadece bir ekonomi vasıtası gibi görülmesinin yanlışlığıydı. Yani insanların tek istediği para kazanmak değildi. Paranın yanında başka istekleri de olacaktı. Bu istekler en azından belirli bir maddi seviyeye ulaştıktan sonra ortaya çıkacaktı. Karşılanmadıklarında, insanlar için para değil artık bu istekler ye
rine getirme arzusu motivatör olacaktır. Karşılanmayan isteklerde motivasyonun düşmesine neden olacaktır. İşte Taylor insanların diğer isteklerine cevap veremedi.Bir baţka sorunda planlama ve uygulama aţamalarýnýn ayrýlmasý ve ayrý dallarda uzmanlaţma ile ortaya çýktý. Artýk çalýţanlarýn iţ için fazla beceriye veya çabaya gereksinimi kalmadý ve olay monotonlaţtý. Gilbreth’ in çalýţmalarý iţçiye iyi para kazandýrýrken, iţ haricindeki tüm hareketler ortadan kaldýrýlýyordu. Normalde 900 tuđla ören iţçi, art
ýk ayný sürede 2800 tane tuđla örebiliyordu. Bu, belki iţveren için verimliliđi sađlýyordu ama birçok çalýţan hareketlerini baţkalarýnýn emirleri ve söylediklerine göre ayarlamanýn kiţilik haklarýna tecavüz olduđunu düţünüyordu.En büyük sorun ise, Taylor’ un sisteminin, iţten çýkarýlanlar için yeni bir çözüm üretmemesi ve oluţan iţsizliđin önüne geçememesiydi. Metotlardaki, aletlerdeki ve makinalardaki geliţmeler birçok iţçinin elenmesine neden oldu ve bu iţçiler yeni iţ bulma konusunda çok zorlandýlar. Belki Taylor’ un sistemine tam destek sađlansaydý uzun dönemde
çok daha büyük iţ imkanlarý dođabilirdi ama insanlarýn bekleyecek durumlarý yoktu ve yaţamalarý için para kazanmalarý gerekiyordu ( 25 ).
Yönetim içinde benzer ţeyler söylenebilir. Olasý görünen gelecekteki bir kazanç yerine, ücretleri düţürmek daha cazip görünebilir. Çünkü, artan çýktý için gelecekte talep olacađý konusunda bir kesinlik yoktur.
Bir diğer sorun, iş ve zaman etüdlerinin tamamiyle bilimsel olmadığı görüşüdür. Aynı işi etüd eden iki kişi, birbirinden farklı sonuçlar getirebilir ya da bir işçi, “İşi yapmanın en iyi yolu”’ndan daha iyisini kendisi bulabilir (26).
BÝLÝMSEL YÖNETÝME ELEÞTÝREL BAKIÞ
Taylor’un ve taraftarlarının yaptığı araştırmaların insan faktörüne yeterince önem vermediği yıllar boyunca tartışıldı. Bilimsel Yönetim’in organizasyonel ve motivasyonla ilgili fikirleri ihmal ettiği savunuldu. Bu noktada, Taylor ve Gilbreth’in bu fikirleri tamamiyle göz ardı ettiğini söylemek haksızlık olur. Aslında Taylor’un y
azdıklarından önemli bir kısmını, değişimin nasıl adapte edileceği ve bunun için gerekli işbirliğinin nasıl sağlanacağına ilşkin sorular oluşturuyordu. Frank Gilbreth’in çalışmalarında kendisine destek olan eşi Lillian, deneyimli bir psikologtu. Yine de şu söylenebilir: Taylor, fikirlerini kabul ettirme ve yaşatma konusunda güçlük çekti. Burada en büyük etken, yönetimin direnci ya da yapılan çalışmaların zahmetli olmasıydı. 1920 ve 1930’larda, efficiency experts (verimlilik uzmanları), Taylor, Gilbreth ve diğer bilimsel yöneticilerin yöntemlerine, insanların fikirlerini ve ihtiyaçlarını göz ardı eden robotlar olarak farzettikleri için itibar etmediler.Yönetim ve organizasyon konusunda yazılarıyla tanınan Mark ve Simon, Bilimsel Yönetim’i “Fizyolojik Organizasyon Teorisi” olarak tanımladılar. Bu tanım, bilimsel yöneticilerin üretim sahasındaki tekrarlanan hareketler için kas gücünü en önemli faktör olarak
( 25 ) Ernest Dale, MANAGEMENT - Theory and Practice, McGraw - Hill Book Company, 1965, S: 158 - 174
( 26 ) D.S. PUGH., D.J. Hickson, The Beginnings of Modern Management, Prentice Hall Inc, 1978, S:70-84
gördüğünü anlatıyordu. Böyle bir teoride yönetimin diğer kademelerinde hatta rutin bir üretim aşamasında bile çok önemli olabilen problem çözme ve karar alma fonksiyonlarını ihmal etmekteydi (27).
Bunların ışığında Taylor, Gilbreth ve diğerlerinin verimlilikte artış için izlenecek yolu çizdiğini ve yaptıkları çalışmaların iki grupta toplandığını söyleyebiliriz:
Yukarıda anlatılanları göz önüne aldığımızda Bilimsel Yönetim konusunda yapılan çalışmaların yönetim biliminden çok, yönetimin kullanılması için yeni bir bilim geliştirdiğini söyleyebiliriz. Çünkü, bu yeni bilim, tek fonksiyonu üretim olan bir şirket için tasar
lanmış bir grup tekniği içermektedir.
( 27 ) Haynes and Massie, MANAGEMENT – ANALYSIS, CONCEPTS AND CASES, Prentice Hall of India, 1967
( 28 ) Richard M. Hodgetts,
YÖNETİM - Teori, Süreç ve Uygulama, 5. Baskı, Der Yayınları, 1997, S: 17 - 23ÇA
ĞDAŢ YÖNETİMDE TAYLOR’UN FİKİR VE TEKNÝKLERÝNÝN DURUMU (28)
GEÇERLİLİĞİ |
ŢÝMDÝ KABUL EDÝLÝYOR MU? |
İŞARET ETTİKLERİ (Açıkladığı işler) |
|
FELSEFE |
|||
Bilimsel karar alma |
Evet |
Evet |
Yönetim Bilimi: Yöneylem araţtýrmasý, maliyet muhasebesi vb. |
Yönetici – iţçi iţbirliđi |
Evet |
Kısmen |
Daha ileri yönetim-iţçi iţbirliđi (çatýţmalar önleniyor) |
TEKNİKLER |
|||
Zaman ve hareket etüdleri |
Evet |
Evet |
Standart zamanların geniş ölçüde kullanılması |
Çalışmaların standartlaştırılması |
Evet |
Evet |
Birçok derecede standartlaţma süreci, iţgücü mühendisliđi |
Görev |
Evet |
Evet |
Amaçlara göre yönetim, geri besleme ile zenginleţtirilmiţ ödül sistemi |
Primler |
Evet |
Gittikçe artarak |
Teţvik edici ücret sistemi |
Bireyselleţtirilmiţ çalýţma |
Kısmen |
Kısmen |
Grupları n tehlikesinin kabul edilmesi, grup düţüncesi-sosyal iţsizlik |
Yönetici eğitim |
Evet |
Evet |
Çalışanların eğitiminde yönetimin sorumluluğu |
Bilimsel seçim |
Evet |
Evet |
Personel yönetimi ve sanayi psikolojisi alanında gelişme |
Daha kısa iş saatleri / istirahat aralığı |
Evet |
Evet |
Haftada 40 saat (veya daha az) dinlenme molaları yaygın kullanıldı. |
KAYNAKÇA