2/187 20/07/1999 Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanun Teklifi.
Anayasanın bazı maddelerinde yapılan değişiklik teklifi ile; - "Devletleştirme"
başlıklı 47 nci maddesi "Devletleştirme ve
Özelleştirme" olarak değiştirilmekte, - Devletin Kamu İktisadi Teşebbüslerinin
ve diğer kamu tüzel kişilerinin mülkiyetinde bulunan
işletmelerin özelleştirmeye ilişkin esas ve usullerinin ve kamu tüzel kişilerince
yürütülen yatırım ve hizmetlerden hangilerinin özel
hukuk sözleşmeleri ile gerçek veya tüzel kişilere yaptırılabileceğinin
Kanunlarla belirlenmesi esası getirilmekte, - Kamu hizmetleri ile
ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde bunlardan doğan uyuşmazlıkların
milli veya milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi
öngörülmekte, - İmtiyaz şartlaşma ve sözleşmeleri Danıştayın inceleme yapacağı
konular arasından çıkartılarak düşünce bildireceği
konular arasına alınmaktadır.
Şu anki Durumu : KANUNLAŞTI
http://www.radikal.com.tr/1999/08/07/politika/ist.html
İşte yeni tahkim
ANKARA - İktidarla muhalefetin üzerinde uzlaşma sağladığı uluslararası
tahkimle ilgili Anayasa
değişikliği teklifinde yapılacak düzenlemelerin ayrıntıları belli oldu.
Değişiklik teklifinin birinci maddesi
aynen korunurken, ikinci ve üçüncü maddeleri yeniden düzenlendi. İşte üzerinde
uzlaşılan değişiklik
metni:
Madde 1) Anayasa'nın 47. maddesinin kenar başlığı, 'E. Devletleştirme ve
Özelleştirme' şeklinde
değiştirilmiş ve bu maddeye ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki
fıkralar eklenmiştir.
"Devletin, kamu iktisadi teşebbüslerinin ve diğer kamu tüzelkişilerinin
mülkiyetinde bulunan
işletmelerin özelleştirilmesine ilişkin esas ve usuller kanunla gösterilir.
Devlet, kamu iktisadi
teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişileri tarafından yürütülen yatırım ve
hizmetlerden hangilerinin özel
hukuk sözleşmeleri ile gerçek veya tüzel kişilere yaptırabileceği veya
devredilebileceği kanunla
belirlenir."
Madde 2) Anayasa'nın 125. maddesinin birinci fıkrasına ikinci cümle olarak
aşağıdaki hüküm
eklenmiştir. "Kamu hizmetleriyle ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde
bunlardan doğan
uyuşmazlıkların milli veya milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi öngörülebilir.
Milletlerarası tahkime
ancak yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklar
için gidilebilir."
Madde 3) Anayasa'nın 155. maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Danıştay, davaları görmek, başbakan ve bakanlar kurulunca gönderilen kanun
tasarıları ve kamu
hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmeleri hakkında 2 ay içinde
düşüncesini bildirmek, tüzük
tasarılarını incelemek, idari uyuşmazlıkları çözmek ve kanunla gösterilen
diğer işleri yapmakla
görevlidir." (Radikal)
Tahkim yasası
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Ersümer, Tahkim Yasası ile ilgili Enerji
Bakanlığı
olarak yaptıkları nihai çalışmayı, dün Başbakan Bülent Ecevit'e ilettiklerini
belirterek, şöyle devam etti:
"Bu konuda daha önce yapılan çalışmaları da biraraya getirip Meclis'in
takdirine
sunacağız. Geçen yıl Fazilet Partisi tarafından verilen kanun teklifini
de bu imtiyaz
içine aldık. Burada amaç, Danıştay'ın denetimini yok etmeden imtiyaz
sözleşmesinde bu denetimin devam etmesini sağlayıcı uluslarası tahkim
müessesesinin imtiyaz sözleşmesinde yer almasını sağlamaya yönelik bir
çalışmadır.
Anayasa'da sadece devletleştirme var, özelleştirme mefhumu yok. Biz bu
çalışmalarla özelleştirmenin de bir Anayasa hükmü olarak belirtilmesi arzusundayız.
Devletleştirme ve özelleştirmenin Anayasa'da olmasını düşünüyoruz. Bakanlar
Kurulu ve Başbakan'ın bu konudaki görüşü ne noktadadır onu bilemiyorum.
Ama
gördüğüm kadarıyla üzerinde anlaşma sağladığımız konu yatırımların finans
imkanının önünü açmaktır."
ABD Başkanı Bill Clinton'un eski Orta Asya ve Enerji Politikaları Danışmanı
Büyükelçi Richard Morningstar da konuşmasında, "Bakü-Ceyhan bizim için
önemli.
Dolayısıyla her iki ülke için de bunun önceliği var" dedi.
Morningstar, Bakan Cumhur Ersümer ile çok verimli bir görüşme yaptıklarını
bildirdi.
http://www.ozgurpolitika.org/1999/08/14/ophab14_b.html
Tahkimli gunler basladi
Turkiye'yi uluslararasi sermayenin pazarina acan tahkimle
ilgili Anayasa
degisikligi teklifi halkoylamasina gerek kalmadan partiler
arasindaki
uzlasma sonucu kabul edildi.
Turkiye'yi egemenlik hakkini ortadan kaldiridigi ve kapitulasyonlarin
yeniden gelmesini sagladigi gerekcesiyle bir cok kesim
tarafindan karsi
cikilan uluslararasi tahkimle ilgili Anayasa degisikligi
dun Meclis'te kabul
edildi. Turk Genel Kurulu'nda dun ilk olarak tahkime iliskin
anayasa
degisikliginin birinci maddesi oylandi. Genel Kurul'da
anayasa degisikligi
uzerinde uzerinde yapilan ikinci tur oylamaya 494 milletvekili
katildi.
Onerisinin 1'inci maddesi icin 432 milletvekili kabul,
42 milletvekili ret
oyu kullandi. 16 Milletvekilinin cekimser kaldigi oylamada
4 bos oy
cikti. Onerinin 1'inci Maddesi ile; Anayasa'nin 47'inci
maddesinin kenar
basligi "Devlet ve Ozellestirme"seklinde degistirildi.
Ve bu maddeye
maddenin ikinci fikrasindan sonra gelmek uzere su fikralar
eklenmistir:
"Devletin, kamu iktisadi tesebbuslerinin ve diger kamu
tuzelkisilerinin
mulkiyetinde bulunan isletme ve varliklarinin ozellestirilmesine
iliskin
esas ve usuller kanunla gosterilir. Devlet kamu iktisadi
tesebbusleri
tarafindan yurutulen yatirim ve hizmetlerden hangilerinin
ozel hukuk
sozlesmeleri ile gercek veya tuzelkisilere yaptirilabilecegi
veya
devredebilecegi kanunla belirlenir."
Genel Kurul'da daha sonra Anayasa degisikligi teklifinin
uluslararasi
tahkim yolunu acan 2'nci maddesi oylandi. ikinci madde
de halkoyuna
gerek kalmayacak cogunlukla, 435 oyla kabul edildi. Anayasa
degisikligi teklifinin ilk oylamasinda 405 oyla kabul
edilen ikinci madde
ile Anayasa'nin 125'inci maddesine ilk oylamada kabul
edilen degisiklik
onergesiyle yabancilik unsuru eklenerek yerli sermayenin
de uluslararasi
tahkime gitmesinin yolu kapatilmisti. Degisiklikle Anayasa'nin
125'inci
maddesine eklenen yeni hukum soyle: "Kamu hizmetleriyle
ilgili imtiyaz
sartlasma ve sozlesmelerinde bunlardan dogan uyusmazliklarin
milli veya
milletlerarasi tahkim yoluyla cozulmesi ongorulebilir.
Milletlerarasi
tahkime ancak yabancilik unsuru tasiyan uyusmazliklar
icin gidilir."
Madde uzerinde FP istanbul Milletvekili Nazli Ilicak'in
yerli sermayeye
ulusal tahkim yolunun da kapatilmasina iliskin onergesi
reddedildi.
Anayasa degisikligi teklifinin 2'inci maddesi uzerinde
yapilan, 499
milletvekilinin katildigi oylamada 435 milletvekili kabul
oyu kullanirken
52 milletvekili ret oyu verdi. Oylamada 12 milletvekili
de cekimser
kaldi. Bu arada gizli oylamada milletvekilleri oylarini
kabinlerde kullanip
kutulara atarken Turk Basbakan Bulent Ecevit'in oyunu
kullandiktan
sonra kutuya atmayi unutmasi dikkat cekti. Ecevit'in oylarin
atildigi
kutulari gecmesi uzerine Basbakan Yardimcisi Husamettin
Ozkan
Ecevit'e eslik ederek oyunu kutulara atmasini sagladi.
http://www.hurriyet.com.tr/hur/turk/99/07/21/yazarlar/05yaz.htm
Mümtaz Soysal:
Hoşgeldin on
dokuzuncu yüzyıl
Mümtaz SOYSAL
Bu efendiler ya yaptıklarının anlamını bilmedikleri için gaflet
içindedirler, ya da hiyanet ortamına doğru bir gidiş söz
konusudur. Anlatmak gerekir ki, giriştikleri Anayasa değişikliği
özde Türkiye'yi hukuk devleti olmaktan çıkarmaya ve ulusal
yargının ağırlığını sıfıra indirmeye yöneliktir. İdari yargının iğdiş
edilmesiyle başlayan gidiş sonuçta oraya varacak.
Başladıkları noktaya bakın: Yargı denetiminin en zorunlu olduğu
noktadan, yani imtiyaz sözleşmelerinden işe başlıyorlar.
İmtiyaz sözleşmelerinde Danıştay'ın öndenetimi olmayacakmış;
bunlara ilişkin anlaşmazlık çıkarsa uluslararası hakemlere
başvurulacakmış.
O imtiyaz sözleşmeleri ki, devletçe ya da yerel yönetimler başta
olmak üzere başka resmi kuruluşlarınca yerine getirilmesi
gereken kamu hizmetlerinin uzun süre için özel ellere
devredilmesi anlamına gelir; bunlarda denetim ve idari yargı yolu
olmayacak da hangi işte olacak? Konu kamu hizmeti; iş büyük,
çıkarlar büyük; dolayısıyla yanlışların, usulsüzlük ve
yolsuzlukların kamuya, yani halk yığınlarına vereceği zarar da
büyük.
Bu konuda öndenetimi kaldırmak ve anlaşmazlıkların çözümü
için yabancıların hakemliğine bel bağlamak, saflık, çılgınlık, en
azından bilinçsizlik değildir de nedir?
Kendilerine ‘‘devlet adamı’’ denen bu efendiler niçin
yapıyorlar bunu?
Uzun uzadıya düşündüler ve çare olarak mı bunu buldular? Bilim
çevrelerinden başlayıp kamuoyunu saran böyle bir akım mı
vardı? Türkiye'de enerji yatırımı yapmaya kararlı ve
‘‘Uluslararası tahkim kabul edilse de hemen işe
başlasak’’ diye sabırsızlanan büyük şirketler kapıda mı
bekliyor?
Hayır, hiçbiri değil. Hatta, uluslararası tahkimin istenen
çabukluğu ve rahatlığı sağlamayacağı, hakem kararlarının
tanınma ve tenfiz davaları yoluyla yeniden Türk yargısının önüne
geleceği, sürecin sanıldığı kadar kısalmış olmayacağı bu ülkeye
gelmeye niyetlenen yabancı yatırımcılara doğrudürüst anlatılsa,
belki onlar bile böyle bir şey istemekten vazgeçecekler.
O halde, bu telaş, bu işgüzarlık niçin?
Washington istemiştir de onun için. Baskı, aylar öncesinde, gelip
giden Amerikalı enerji ve ticaret bakanlarıyla başlamıştı, sonra
Ankara'daki büyükelçi konuştu, arkasından IMF de aynı şeyi
söyledi. Belki, Öcalan'ın paketlenip teslim edilişi karşılığında
istenenler arasında bile bu vardı.
Ne yazık ki, 21. yüzyılın büyük devleti olacağı söylenen
Türkiye, dönüp dolaşıp 19. yüzyılın Osmanlısı durumuna
düşüvermiştir. O zamanlar, Londra'nın bir dediğini iki etmeyen
İngiliz Sait Paşa'dan, Rusya yanlısı olduğu için ‘‘Nedimof’’
denen Mahmut Nedim Paşa'dan söz edilirdi. Şimdi de
Atlantik ötesinden ‘‘aferin’’ alıp iktidarlarını perçinlemek için
çırpınan sözde ulusalcı liderler, enerji konusunda kendi
görevlerini unutarak yahut hukuk profesörlüklerini rafa
kaldırarak böylesine ‘‘zelil ve rezil’’ bir Anayasa değişikliğine
destek bulmak için kapı kapı dolaşan bakanlar var.
Bekir Coşkun: Hukuk ihalesi...
Bekir COŞKUN
Bu güzel ülkeyi seven herkes ‘‘Tahkim Yasası’’na karşı çıkmalı...
Tahkim Yasası; ulusal varlıkları yağmalamanın, uluslararası yeni boyutudur...
Tahkim; yabancı sermaye ile fingirdeşmeye başlayan yerli sermayenin, Türk
hukukunu devre dışı bırakma oyunudur...
Tahkim, enayi yöneticiler açısından; yabancı sermayeyi çekmek için,
cumhuriyet hukukuna bir şamardır...
Tahkim; anlaşmazlıklarda yabancı hakeme gidecek kadar, bu ülkeye ve bu
ülkenin yasalarına saygısızlıktır...
Tahkim; özünde utançtır...
Bunu Bergama köylüleri anladılar...
*
Apo davasında Batılılar'ın müdahalesini ‘‘terbiyesizlik’’ sayanların, sıra
sermayenin çıkarına gelince yabancıların hakemliğine koşmaları ya nedir?..
Siyasi iktidarlardan izin almış, ama toplumun ve yargının tepkisine çarpmış
birçok yabancı sermayeli şirket ve yerli ortakları bekliyorlar ki Tahkim
Yasası
çıksın...
Kıyıları-ormanı-vadileri-tarım alanlarını-ovaları kapatanlar, altın arayıcıları,
silah
sanayicileri, yeryüzünde enayi tüketici toplum arayan Batılı yatırımcılar...
Tümü bekliyor...
Tahkım Yasası çıkacak, bu ülkenin demokratik kuruluşları, hukuku,
yargısı, Danıştay'ı devre dışı kalacak, dışarda birileri karar verecek
ve o
kararlar uygulanacak...
Bu Türkiye Cumhuriyeti'ne saygısızlık değilse ne?..
*
Tahkim; çağdaş kapitülasyonlardır...
Ekonomisi çöken Osmanlı'nın; paçayı kurtarmak için yabancı sermayeye
devletini, hukukunu, kişiliğini ve onurunu peşkeş çekmesinin günümüze
uyarlanışıdır...
Bergama köylüleri anladılar...
Ama ne DSP'nin halkçı ve solcu (!) demokratları, ne de MHP'nin milliyetçi
yiğit
vatan evlatları bunu anlamıyorlar...
Tahkim Tasarısı; hukuk devletini güçlendirmek vaadi ile gelip, hukuku ulusal
sınırların ötesinde arayanların ve hukuku ihaleye çıkartanların yüz karasıdır...
Ama en çok; yağmadır...
Bu büyük yağmanın ilk adımı...
Bu cennet ülkeyi seven,
dağına-taşına-ovasına-ormanına-suyuna-hukukuna-özgürlüğüne-onuruna
sahip çıkmak isteyen herkes Tahkim Yasası'na karşı çıkmalıdır...
Herkes...
http://www.ttb.org.tr/tahkim/link1.html
TAHKİM NEDİR?
Tahkim anlaşmazlıkların "herkese açık" mahkemelerde "hakim"ler eliyle değil,
"gizli" olarak çalışan
"hakem"ler aracılığıyla çözülmesini öngören bir anlaşma yoludur. Uluslararası
Tahkim'in ulusal hukuk ya da
evrensel hukuk normlarıyla hiçbir ilgisi yoktur ve asla bir mahkeme değildir.
Tahkim, özel hukuk içerisinde
kişiler ve şirketler arasındaki ticari ilişkilerde kullanılmaktadır. İdare
hukukunda (kamu ile ilgili),
benimsenen bir yöntem değildir ve olmamalıdır.
Hakemlik (tahkim) müessesesinde uyuşmazlıklar, genel olarak üç kişilik
bir komisyon tarafından çözülür.
Bu komisyon, biri davacı, biri davalı ve üçüncüsü ise, davacı ve davalının
mutabık kaldığı bir hakem ya da
mutabık kalınamaması durumunda hakemlik müessesenin re’sen atayacağı bir
hakemden oluşur. Hakem
heyetinin belirlenmesinde, üyelerin hukukçu olması gerekmez ve genellikle
hakem seçimi, Dünya
Bankası'nın yatırım ve ticaret uzmanları listesinden yapılır.
http://www.ttb.org.tr/tahkim/link2.html
HAKEMLİK MÜESSESESİ UYUŞMAZLIK ÇÖZÜMÜNDE NEYE DAYANIR?
Hakemlik müessesesinde uyuşmazlık çözümü için tek ve temel ölçü, taraflar
arasında yapılmış olan
sözleşme ya da anlaşma koşullarıdır. Hakemler, uyuşmazlık çözümünde tarafların
sözleşme ya da
anlaşma koşullarına uyup uymadıklarını inceler ve kararını verir. Hakem
heyetinin karar alma
sürecinde şirketlerin taraf olduğu anlaşmalar esas olduğundan, ulusal hukuk
ya da evrensel hukuk
normları ile insan, emek ve çevre hakları bu anlaşmalarda yer almadığı
için hakem komisyonlarının
yegane bakış açısı ya da kriteri, şirket haklarının ve karlılığının korunması
olmaktadır. Hakem
heyetinin aldığı kararlar kesindir ve tarafların bir üst hakeme gitme hakkı
yoktur.
http://www.ttb.org.tr/tahkim/link3.html
GÜNDEME GETİRİLEN TAHKİM’İN ÖZÜ NEDİR?
Dünyada halen uluslararası ticaret anlaşmalarında geçerli olan üç ayrı
hakemlik (tahkim) müessesesi
bulunuyor. Uzun yıllardan beri çift taraflı yatırım anlaşmaları adı altında
uygulanmakta olan devletten
devlete işletilen uluslararası hakem (tahkim) mekanizması örnek gösterilerek,
MAI (Çok taraflı
Yatırım Anlaşması) ve benzeri serbest ticaret anlaşmalarına esas teşkil
eden ve yatırımcıdan devlete
işleyen (yani yatırımcıları tek taraflı olarak devletlere dava açabildiği
ve devletlerin yatırımcıların
dava etme hakkının bulunmadığı bir sistem) hakem sistemini toplumlara dayatmaya
çalışan ulusötesi
şirketler, bugüne kadar sözkonusu mekanizma üzerinden akıl almaz davalar
kazanmış ve toplumları
hakem (tahkim) kararlarına mahkum ettirmişlerdir. Bugün, ülkemizde yapılmak
istenen anayasal
değişiklikler ile, şirketten devlete işleyen hakemlik (tahkim) müessesesi
oluşturulmak istenmektedir.
Hakem (tahkim) konusunda söylenen ve yazılanların özü budur.
Bu değişiklik tasarısının kabul edilmesiyle, ulusötesi sermaye şirketlerinin
önündeki tüm yasal
engeller kaldırılmış olacak ve hediye olarak da, tüm kamu kurum ve kuruluşlarının
kamu hizmeti
yapıp yapmamalarına bakılmaksızın ve kamu yararı gözetilmeksizin özelleştirilmesine
olanak
sağlanacaktır.
http://www.ttb.org.tr/tahkim/link4.html
ŞİRKETTEN DEVLETE İŞLEYEN TAHKİM’İN ÖZELLİĞİ NEDİR?
MAI anlaşmasında şirketten devlete işleyen hakemlik mekanizması tek yönlü
bir işleyişe sahiptir ve
yalnızca şirketlerin devletleri hakeme götürme hakkı vardır. Devletin ya
da yurttaşların hakeme gitme
hakları yoktur. MAI anlaşmasında yer aldığı şekliyle hakemlik müessesesi,
yalnızca şirketlerin haklarını
ve karlarını güvence altına alan ulusal yargıyla evrensel kabul görmüş
hukuk kurallarını yok sayan ve
şirket karlarını kamu yararının üstünde gören bir anlayışın ürünüdür. Bu
hakemlik müessesesini
yasallaştırmak ve ulusal hukukun bir parçası ya da ulusal hukuku hakemlik
müessesesinin bir parçası
yapmak, temel hedeftir.
Oysa ki, amacı kamu yararı olan ve kamu hizmeti veren devlet ve yerel yönetimler
ile temel amaçları
kar olan ticari şirketler, eşit görülemezler. Bu nedenle aralarındaki ilişkilerde
tahkim olamaz.
Anlaşmazlıklar, yargıda önceden belirlenmiş hukuk kuralları uyarınca hakimler
tarafından karara
bağlanmalıdır.
http://www.ttb.org.tr/tahkim/link5.html
KAMU HİZMETİ VE KAMU HİZMETİ İMTİYAZI NEDİR?
Genel olarak kamu hizmeti, toplumun ortak ihtiyaçlarını karşılamak için
kamuya yönelik ve kamuya
yararlı olan ve kamu kuruluşlarınca ya da kamu kuruluşunun sıkı denetimi
altında özel kişilerce
yürütülen hizmettir.
Kamu hizmeti imtiyazı, bir kamu hizmetinin uzun süreli bir idari sözleşme
uyarınca sermayesi, karı,
hasarı ve zararı kendisine ait olmak üzere, özel hukuk kişilerince yerine
getirilmesidir. Ve
Anayasa'nın 155. Maddesine göre, imtiyaz anlaşmaları ya da sözleşmeleri,
Danıştay tarafından
incelenmek zorundadır. Uygulanması sırasında çıkacak anlaşmazlıklar ise,
yönetsel yargı (Danıştay,
idare Mahkemesi) tarafından yönetim hukukuna göre bağlanmaktadır. Bir başka
deyişle, Türkiye'de
yürütme ve idarenin kamusal etkinliklerinin hukuki rejimi kamu hukukudur.
Bir kamu hizmetinin özel
kişilerce yerine getirilmesi, düzenlenen kurallara bağlı olduğu gibi, idari
yargının denetimindedir.
Osmanlı Devleti, XIX. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren demiryolu, liman,
rıhtım, havagazı, elektrik,
su telefon vb. kamu hizmetlerinin kurulması ve işletmesini yabancılara
verilen imtiyaz yöntemiyle
sağlamaya çalışmış ve devlet, hükümranlık yetkisini kullanarak ayrı ayrı
ve değişik koşullarda imtiyaz
sözleşmeleri yapma yolunu seçmiştir. Bir yandan kapitülasyonların, öte
yandan dış borç ve Düyun-u
Umumiye'nin baskıları altında, imtiyazcılar yararına, devlet zararına anlaşmalar
ve durumlar
yaratılmıştır. Kısacası, Osmanlı'nın yıkılmasına neden olan "imtiyaz sözleşmeleri"
yeniden Türkiye'nin
gündemindedir. Kamu kaynaklarının yetersizliği gerekçesiyle, adeta, yeni
bir "kamu finansman
yöntemi" olarak sunulan "yap-işlet-devret" ve "yap-işlet" kamu hizmeti
olduğundan imtiyaz
sözleşmelerine konu olmaktadır.
http://www.ttb.org.tr/tahkim/link9.html
SONUÇ
Uluslararası tahkim, az gelişmiş ve orta gelişkinlikteki ülkelerin, emperyalistlerin
denetimdeki
"hakemlik" kuruluşlarının "adaletine" teslim edilmesi demektir.
Bu düzenlemeyle,
- MAI ve benzeri anlaşmaların önündeki hukuksal engeller kaldırılarak kapitülasyonlar
yeniden
uygulanacak, ülkemiz sömürgeleştirilecektir. Uluslararası tahkim, Türkiye'yi
uluslar arası mahkum
durumuna getirecektir.
-Uluslararası şirketler, kendi koydukları ve hiçbir hukuksal platformda
taraf olunamayacak
kurallarla/kuralsızlıklarla sigortasız, güvencesiz, çok ucuza işçi/tahkim
köleleri çalıştırabilecekler,
istedikleri zaman da gerekçesiz olarak işten atabileceklerdir.
-Bergama köylülerinin uluslararası sermayeye karşı kazandıkları dava yok
sayılacak, bundan böyle
de benzer hak arayışları suç olarak tanımlanacaktır. Ve Türkiye, bu davadan
dolayı tazminat
ödemeyle karşı karşıya gelebilecektir.
- Uluslararası sermaye, kendi çıkarları doğrultusunda, istediği sektörde,
istediği bölgede ve istediği
teknolojiyi kullanarak "yatırım" yapabilecek, ülkemizin gereksinimleri,
öncelikleri söz konusu
edilemeyecektir. İnsanımıza, doğamıza sahip çıkmak isteyişimizin yasal
zemini ortadan
kaldırılacaktır.
-Uluslararası şirketler, ülkemizde sağlayacağı ucuz hammadde ve ucuz emek
gücüyle, çok ucuza
mal ettiği ürünleri, sanki dışarıdan ülkemize getirilen malmış gibi, yüksek
fiyatlarla ve döviz karşılığı
bize satacaktır.
- Eğer bu düzenleme gerçekleşirse, hastanelerin satılmasına, sosyal güvenlik
haklarımızın gasp
edilmesine, ücretlerimizin her geçen gün erimesine direnemeyeceğiz; kendi
hukukumuzu,
mahkemelerimizi kullanamayacağız.
- NAFTA üyesi ülkelerde yaşanan ve yukarıda aktarılan somut örneklerle,
hakemlik (tahkim)
müessesesinin kabulünden sonra ülkemizde yaşanacak olanlar, bir rastlantı
olmayacaktır ve bu
çabalar, ulusötesi sermaye şirketlerinin yerküredeki toplumlara ve bu toplumların
oluşturdukları
ulus-devlet yapılarına yönelik topyekun bir saldırının ilk aşamasıdır.
Uluslararası hakem (tahkim)
yoluyla aslında devletin varlığının neredeyse temeli olan "kamu yararının
gözetilmesi" ilkesinden
vazgeçilmesini ve kar oranlarının toplumun çıkarları aleyhine artmasını
talep etmektedirler. Bu tablo
karşısında, ulusal devletlerin taraf olduğu hiçbir hakem mekanizması kabul
edilemez, edilmemelidir.
Yarını beklemeden, uluslar arası tahkime, özelleştirmelere, Sosyal Güvenlik
Reformu Yasası'na
karşı, geleceğimize, yarınlarımıza, bugünden sahip çıkalım.
SON SÖZ YERİNE
Bütün bu gerçekler karşısında, son sözü söyleyecek olanlar bu ülkenin zenginliklerini
üreten ve bu
ülkenin gerçek sahipleri olan işçiler, çalışanlar olacaktır.
İzin verecek miyiz?
http://www.ttb.org.tr/tahkim/link10.html
TAHKİM YASA TEKLİFİ
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi
Madde 1. Türkiye Cumhuriyeti Anayasa'nın 47'nci maddesinin kenar başlığı,
"E. Devletleştirme ve
özelleştirme" şeklinde değiştirilmiş ve bu maddeye ikinci fıkrasından sonra
gelmek üzere aşağıdaki
fıkralar eklenmiştir.
"Devletin, kamu iktisadi teşebbüslerinin ve diğer kamu tüzel kişilerinin
mülkiyetinde bulunan işletme ve
varlıkların özelleştirilmesine ilişkin esas ve usuller kanunla gösterilir.
Devlet, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişileri tarafından
yürütülen yatırım ve
hizmetlerden hangilerinin özel hukuk sözleşmeleri ile gerçek veya tüzel
kişilere yaptırılabileceği veya
devredilebileceği kanunla belirlenir".
Madde 2. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 125 inci maddesinin birinci
fıkrasına, ikinci cümle olarak
aşağıdaki hüküm eklenmiştir.
"Kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde bunlardan
doğan uyuşmazlıkların milli ya
da milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi öngörülebilir".
Madde 3. Anayasanın 155 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Danıştay, davaları görmek, Başbakan ve Bakanlar Kurulu'nca gönderilen
kanun tasarıları ve kamu
hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmeleri hakkında düşüncesini
bildirmek, tüzük tasarılarını
incelemek, idari uyuşmazlıkları çözmek ve kanunla gösterilen diğer işleri
yapmakla görevlidir".
Madde 4. Bu kanun, yayımı tarihinde yürürlüğe girer ve halkoylamasına sunulması
halinde 1 inci
maddesi ayrı, 2 ve 3 üncü maddeleri birlikte ayrı oylanır.
GENEL GEREKÇE
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 46 ncı maddesinde "kamulaştırma", 47 nci
maddesinde
"devletleştirme" düzenlenmiş, buna karşılık "özelleştirme" konusunda herhangi
bir düzenlemeye yer
verilmemiştir. Oysa başka bazı ülkelerin anayasalarında özelleştirmeyi
öngören hükümler
bulunmaktadır. Fransız Anayasası buna örnek gösterilebilir.
Ülkemizde 1984 yılından bu yana değişik biçimlerde uygulanagelen "özelleştirme"
ile ilgili olarak; çeşitli
tarihlerde yürürlüğe konulan yasal düzenlemeler, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay
kararları ile bazı
ilke ve kurallar getirilmiş bulunmaktadır.
Ülkemizin son onbeş yılının gündeminde önemli yer tutan, gelecek yıllarda
da gündemin ön sıralarında
yer alacağı kuşkusuz olan özelleştirmenin hukuki temelinin Anayasının 47
nci maddesinde düzenlenmesi
uygun görülmüştür. 47 nci maddeye eklenen iki yeni fıkra ile hem özelleştirmeye
ilişkin esas ve usullerin
kanunla gösterilmesi, hem kamu tüzel kişilerince yürütülen yatırım ve hizmetlerden
hangilerinin özel
hukuk sözleşmeleri ile gerçek veya tüzel kişilere yaptırılabileceğinin
kanunla belirlenmesi ilkeleri
getirilmektedir.
Öte yandan bütçe kaynakları kıt, ihtiyaçları sınırsız olan ülkelerde, tabii
kaynakların işletilmesi, çağdaş
teknolojilerin ekonomiye kazandırılması amacıyla yabancı sermayenin yatırım
yapmaya teşvik edilmesi
kalkınma yolunda önemli bir araç oluşturmaktadır.
Ülkemizin yüksek teknoloji ve büyük finansman gerektiren alt yapı yatırımlarında
karşılaşılan bazı
sorunlar, yabancı sermayenin yatırım yapma konusunda çekingen davranmasına
neden olmaktadır. Bu
sorunlar arasında kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerden
doğan uyuşmazlıkların
çözümü, önemli bir yer tutmaktadır.
Günümüzde bu tür uyuşmazlıklar bakımından tahkim, uluslararası düzeyde
gittikçe yaygınlaşan bir
kurum haline gelmiştir. Nitekim aralarında Türkiye'nin de bulunduğu çeşitli
devletlerce imzalanmış
bulunan 1975 tarihli Helsinki Nihai Senedinde anlaşmazlıkların tahkim yoluyla
çözülmesi
öngörülmüştür.
Bu durumda evrensel hukukun benimsediği ve uyguladığı kavram ve kurumlara
hukukumuzda da yer
verilmesi gerekmektedir. Türkiye, gerek 1975 tarihli Helsinki Nihai Senedinde,
gerek imzalayıp
onayladığı çok sayıda iki taraflı uluslararası yatırım sözleşmelerinde
tahkim kurumunu benimsemiştir.
Türkiye'nin uluslararası ilişkiler çerçevesinde benimsediği bu yaklaşıma
Anayasa'nın 125 inci
maddesinde de yer verilmesi uygun olacaktır.
Bu arada, Anayasanın 155 inci maddesi için önerilen değişiklikle kamu hizmeti
ile ilgili imtiyaz
şartlaşma ve sözleşmeleri, Danıştay'ın "düşünce" bildireceği konular arasına
alınmaktadır.
Özetle, Anayasa'nın konuya ilişkin hükümlerinin, ülkemizin ihtiyacı olan
yatırım ve hizmetlerde
uygulanacak evrensel ilke ve uygulamalara paralel bir biçimde değiştirilmesi
zorunlu hale gelmiştir.
Ülkemizin kalkınması için büyük önem taşıyan çağdaş hukuk ilkelerine Anayasamızda
da yer verilmesi
amacıyla bu kanun teklifi hazırlanmıştır.
MADDE GEREKÇELERİ
Madde 1. Bu madde ile Anayasanın 47 nci maddesinin kenar başlığı, "devletleştirme"
yanında
"özelleştirmeye" de yer verecek şekilde değiştirilmekte ve maddeye iki
yeni fıkra eklenmektedir.
Önerilen değişiklikle özelleştirme konusu, ilk kez Anayasal bir dayanağa
kavuşturulmaktadır. 47 nci
maddeye eklenen iki yeni fıkrada bir yandan kamu tüzel kişilerinin mülkiyetinde
bulunan işletme ve
varlıkların özelleştirilmesine ilişkin esas ve usullerin kanunla gösterilmesi,
öbür yandan kamu tüzel
kişilerince yürütülen yatırım ve hizmetlerden hangilerinin özel hukuk sözleşmeleri
ile gerçek veya tüzel
kişilere yaptırılabileceği veya devredilebileceğinin kanunla belirlenmesi
öngörülmektedir.
Madde 2. Bu madde ile Anayasanın 125 inci maddesinin birinci fıkrasına
ikinci cümle olarak eklenen
yeni hükümle, Türkiye'nin bugüne kadar yapmış olduğu çeşitli uluslararası
sözleşmelerde kabul etmiş
olduğu esaslara uygun olarak, kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma
ve sözleşmelerinden doğan
uyuşmazlıkların milli veya milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi öngörülmektedir.
Madde 3. Anayasanın 155 inci maddesinin ikinci fıkrasında yapılan değişiklikle,
imtiyaz şartlaşma ve
sözleşmeleri, Danıştay'ın inceleme yapacağı konular arasından çıkarılarak,
düşünce bildireceği konular
arasına alınmıştır. Kayda değer ki, benzer bir hüküm, 1924 Teşkilatı Esasiye
Kanunu'nun 51 inci
maddesinde de yer almaktaydı.
Madde 4. Kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği ve halk oylamasına
sunulması halinde 1 inci
maddesinin ayrı, 2 ve 3 üncü maddelerinin ise birlikte ayrı olarak oylanacağı
hükme bağlanmaktadır.
http://www.ttb.org.tr/tahkim/link11.html
ÖZELLEŞTİRME KARŞITI PLAFORM' UN BİLDİRİSİ
YÜZYILLIK EKONOMİK BİRİKİMLER SATILDI, SATILIYOR!
SIRA BAĞIMSIZLIKTA MI?
18 Nisan 1999 Genel Seçimlerinden sonra kurulan 57. Hükümetin de programı,
tamamıyla IMF
reçetelerinden oluşan, sömürgeleştirmeyi hızlandırma programıdır.
Halkın %33’nün Sosyal Güvenlikten yoksun olduğu bir ülkede, emekçilerin
birikimiyle oluşan SSK
ve Emekli Sandığı özel şirketlere “Sosyal Güvenlik Reformu” adı altında
peşkeş çekilmek
istenmektedir. Emeklilik yaşı yükseltilerek “mezarda emeklilik” bize dayatılmaktadır.
Sosyal güvenliğin, hastanelerin, telefonun, enerji santral ve dağıtım bölgelerinin,
madenlerin
özelleştirileceği ve bu sektörlerdeki yabancı sermaye yatırımlarıyla ilgili
“Uluslararası Tahkim
Kurulları”nın getirileceği bir dönemi yaşamaktayız. Bu ülkenin kaynakları
kapalı kapılar arkasında
yapılan pazarlıklarla halktan kaçırılarak, çokuluslu şirketlerin tekeline
sunulmaktadır.
ULUSLARARASI TAHKİM NE ANLAMA GELMEKTEDİR?
Bu sorunun yanıtını vermeden önce tarih bilgilerimizi tazelemekte yarar görüyoruz:
- 16. Yüzyılda Osmanlı Devletince, Avrupalı tüccara serbest dolaşım hakkı,
vergi indirimleri
tanınmıştı. (Kapitülasyonlar)
- Avrupalı tüccarlar, Osmanlı mahkemelerini reddederek kendi mahkemelerini kurmuşlardı.
- Avrupalılar, Osmanlıyı borçlandırıp, bu borçlarına karşılık balıkçılık,
tuz, tütün, ipek, pul ve
alkolden alınan vergileri kurdukları "Düyun-u Umumiye-i Osmaniye Meclisi"
aracılığıyla
toplamaktaydı.
- Yabancıların kurdukları rejiler, yaklaşık 40.000 köylüyü vergi toplama
anlaşmazlığı gerekçesiyle
öldürmüşlerdi.
Ve ulusal bağımsızlık savaşından sonra, sömürgeleştirme anlaşmaları sona
erdirilmiş, yabancıların
elinde bulunan demiryolları, telefon, elektrik, tramvay, havagazı, maden
sektörü kamulaştırılmıştır.
Bağımsızlık savaşı sonrası, kamulaştırılan sektörler, bu defa "milliyetçi"
hükümet tarafından
"Uluslararası Tahkim" kabul edilerek tekrar yabancı sermayenin tekeline
verilmeye çalışılmaktadır.
Uluslararası Tahkimle;
- Yabancı sermaye başta enerji santralleri olmak üzere, yap-işlet ve yap-işlet-devret
modeliyle
hiçbir koşula bağlı olmadan serbestçe yatırım yapacak ve uyuşmazlık sözkonusu
olduğunda, ulusal
yasalar bir tarafa bırakılarak sorun, uluslararası tahkim kurullarında
ele alınacaktır.
- Uluslararası Tahkim Kuruluşları, bildiğimiz anlamda mahkemeler değildir.
Yabancı şirketlerin
atadıkları kişilerden oluşan ve kendi koydukları kurallara göre karar veren
özel yapılardır. Daha
açık tanımıyla yabancı sermaye, hem yargıç, hem savcı, hem de savunma avukatlığını
üstlenecek,
kendi lehine kararlar oluşturacaktır.
- Yabancı sermayenin yatırımla yaptığı sektörlerde, sendikal hak ve özgürlükler
olmayacak, köle
düzeni egemen olacaktır.
- Bu topraklarda üretilen elektrik Türkiye'deki tüketicilere satma zorunluluğu
olmayacak, şirket
istediği ülkeye satabilecektir. Ülkemizin kaynakları üzerinden, yabancı
sermaye karına kar
katacaktır. Böylece bizim sefaletimiz sürecektir.
- Elektrik, haberleşme, ulaşım gibi hizmetlerin birim fiyatları dolara endekslenecek, pahalılanacaktır.
- Uyuşmazlık halinde uluslararası tahkimin belirleyeceği milyarlarca dolarlık
tazminatlar devlet
tarafından ödenecek, tazminatın bedeli bizim sırtımıza yüklenecektir.
- Sivil toplum örgütleri, bireyler, tüketiciler şikayetlerini bu tahkim kurullarına iletemeyecektir.
- Emekçilerden alınan vergilerle, 25 katrilyon TL'ye mal edilen elektrik
santralleri ve dağıtım
bölgeleri, yabancı şirketlere 20-30 yıllığına devredilecektir.
Tahkim, çağdaş kapitülasyondur.
Tahkim, bu ülke topraklarının yağmalanmasıdır.
Tahkim, emekçileri tamamen yabancı sermayenin dişlilerine teslim etmektir.
Bergama köylüleri, şimdi hepimize soruyor:
“İzin verecek miyiz?”
http://www.ttb.org.tr/tahkim/link12.html
YARARLANILAN KAYNAKLAR:
1. “Uluslararası Tahkim (Hakem) Nedir, Ne Değildir?” , Türkiye MAI ve Küreselleşme
Karşıtı
Çalışma Grubu’nun taslak metni.
2. “Milletvekillerine Gönderilen Mektup”, 29.7.1999, TMMOB
3. “Uluslararası Tahkim, Türkiye’yi Uluslararası Mahkum Durumuna Getirecektir”,
Ortak Basın
Bildirisi, Prof. Dr. Mümtaz Soysal ve imzalayanlar.
4. “Talan Devam Ediyor”, Özelleştirme Karşıtı Platform
5. “İdari Sözleşmeler ve Uluslararası Tahkim”, Panel çözümü, Türkiye Barolar Birliği.
6. “20. Yüzyıl Bir İhanetle Kapatılmak İsteniyor: Uluslararası Tahkim”,
TTB hazırlığı.