http://www.tbmm.gov.tr
Taksim/Esas No  Tarihi    Tasarı Teklif Başlığı ve Özeti

 2/187      20/07/1999   Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi.
                         Anayasanın bazı maddelerinde yapılan değişiklik teklifi ile; - "Devletleştirme" başlıklı 47 nci maddesi "Devletleştirme ve
                         Özelleştirme" olarak değiştirilmekte, - Devletin Kamu İktisadi Teşebbüslerinin ve diğer kamu tüzel kişilerinin mülkiyetinde bulunan
                         işletmelerin özelleştirmeye ilişkin esas ve usullerinin ve kamu tüzel kişilerince yürütülen yatırım ve hizmetlerden hangilerinin özel
                         hukuk sözleşmeleri ile gerçek veya tüzel kişilere yaptırılabileceğinin Kanunlarla belirlenmesi esası getirilmekte, - Kamu hizmetleri ile
                         ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde bunlardan doğan uyuşmazlıkların milli veya milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi
                         öngörülmekte, - İmtiyaz şartlaşma ve sözleşmeleri Danıştayın inceleme yapacağı konular arasından çıkartılarak düşünce bildireceği
                         konular arasına alınmaktadır.
                          Şu anki Durumu : KANUNLAŞTI


http://www.radikal.com.tr/1999/08/07/politika/ist.html

İşte yeni tahkim

                        ANKARA - İktidarla muhalefetin üzerinde uzlaşma sağladığı uluslararası tahkimle ilgili Anayasa
                        değişikliği teklifinde yapılacak düzenlemelerin ayrıntıları belli oldu. Değişiklik teklifinin birinci maddesi
                        aynen korunurken, ikinci ve üçüncü maddeleri yeniden düzenlendi. İşte üzerinde uzlaşılan değişiklik
                        metni:
                        Madde 1) Anayasa'nın 47. maddesinin kenar başlığı, 'E. Devletleştirme ve Özelleştirme' şeklinde
                        değiştirilmiş ve bu maddeye ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
                        "Devletin, kamu iktisadi teşebbüslerinin ve diğer kamu tüzelkişilerinin mülkiyetinde bulunan
                        işletmelerin özelleştirilmesine ilişkin esas ve usuller kanunla gösterilir. Devlet, kamu iktisadi
                        teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişileri tarafından yürütülen yatırım ve hizmetlerden hangilerinin özel
                        hukuk sözleşmeleri ile gerçek veya tüzel kişilere yaptırabileceği veya devredilebileceği kanunla
                        belirlenir."
                        Madde 2) Anayasa'nın 125. maddesinin birinci fıkrasına ikinci cümle olarak aşağıdaki hüküm
                        eklenmiştir. "Kamu hizmetleriyle ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde bunlardan doğan
                        uyuşmazlıkların milli veya milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi öngörülebilir. Milletlerarası tahkime
                        ancak yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklar
                        için gidilebilir."
                        Madde 3) Anayasa'nın 155. maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
                        "Danıştay, davaları görmek, başbakan ve bakanlar kurulunca gönderilen kanun tasarıları ve kamu
                        hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmeleri hakkında 2 ay içinde düşüncesini bildirmek, tüzük
                        tasarılarını incelemek, idari uyuşmazlıkları çözmek ve kanunla gösterilen diğer işleri yapmakla
                        görevlidir." (Radikal)



http://www.dunya-gazete.com.tr/1999/haz/23/haber9.html

Tahkim yasası

                           Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Ersümer, Tahkim Yasası ile ilgili Enerji Bakanlığı
                           olarak yaptıkları nihai çalışmayı, dün Başbakan Bülent Ecevit'e ilettiklerini
                           belirterek, şöyle devam etti:

                           "Bu konuda daha önce yapılan çalışmaları da biraraya getirip Meclis'in takdirine
                           sunacağız. Geçen yıl Fazilet Partisi tarafından verilen kanun teklifini de bu imtiyaz
                           içine aldık. Burada amaç, Danıştay'ın denetimini yok etmeden imtiyaz
                           sözleşmesinde bu denetimin devam etmesini sağlayıcı uluslarası tahkim
                           müessesesinin imtiyaz sözleşmesinde yer almasını sağlamaya yönelik bir
                           çalışmadır.

                           Anayasa'da sadece devletleştirme var, özelleştirme mefhumu yok. Biz bu
                           çalışmalarla özelleştirmenin de bir Anayasa hükmü olarak belirtilmesi arzusundayız.
                           Devletleştirme ve özelleştirmenin Anayasa'da olmasını düşünüyoruz. Bakanlar
                           Kurulu ve Başbakan'ın bu konudaki görüşü ne noktadadır onu bilemiyorum. Ama
                           gördüğüm kadarıyla üzerinde anlaşma sağladığımız konu yatırımların finans
                           imkanının önünü açmaktır."

                           ABD Başkanı Bill Clinton'un eski Orta Asya ve Enerji Politikaları Danışmanı
                           Büyükelçi Richard Morningstar da konuşmasında, "Bakü-Ceyhan bizim için önemli.
                           Dolayısıyla her iki ülke için de bunun önceliği var" dedi.

                           Morningstar, Bakan Cumhur Ersümer ile çok verimli bir görüşme yaptıklarını
                           bildirdi.


http://www.ozgurpolitika.org/1999/08/14/ophab14_b.html
 

Tahkimli gunler basladi

   Turkiye'yi uluslararasi sermayenin pazarina acan tahkimle ilgili Anayasa
   degisikligi teklifi halkoylamasina gerek kalmadan partiler arasindaki
   uzlasma sonucu kabul edildi.

   Turkiye'yi egemenlik hakkini ortadan kaldiridigi ve kapitulasyonlarin
   yeniden gelmesini sagladigi gerekcesiyle bir cok kesim tarafindan karsi
   cikilan uluslararasi tahkimle ilgili Anayasa degisikligi dun Meclis'te kabul
   edildi. Turk Genel Kurulu'nda dun ilk olarak tahkime iliskin anayasa
   degisikliginin birinci maddesi oylandi. Genel Kurul'da anayasa degisikligi
   uzerinde uzerinde yapilan ikinci tur oylamaya 494 milletvekili katildi.
   Onerisinin 1'inci maddesi icin 432 milletvekili kabul, 42 milletvekili ret
   oyu kullandi. 16 Milletvekilinin cekimser kaldigi oylamada 4 bos oy
   cikti. Onerinin 1'inci Maddesi ile; Anayasa'nin 47'inci maddesinin kenar
   basligi "Devlet ve Ozellestirme"seklinde degistirildi. Ve bu maddeye
   maddenin ikinci fikrasindan sonra gelmek uzere su fikralar eklenmistir:
   "Devletin, kamu iktisadi tesebbuslerinin ve diger kamu tuzelkisilerinin
   mulkiyetinde bulunan isletme ve varliklarinin ozellestirilmesine iliskin
   esas ve usuller kanunla gosterilir. Devlet kamu iktisadi tesebbusleri
   tarafindan yurutulen yatirim ve hizmetlerden hangilerinin ozel hukuk
   sozlesmeleri ile gercek veya tuzelkisilere yaptirilabilecegi veya
   devredebilecegi kanunla belirlenir."

   Genel Kurul'da daha sonra Anayasa degisikligi teklifinin uluslararasi
   tahkim yolunu acan 2'nci maddesi oylandi. ikinci madde de halkoyuna
   gerek kalmayacak cogunlukla, 435 oyla kabul edildi. Anayasa
   degisikligi teklifinin ilk oylamasinda 405 oyla kabul edilen ikinci madde
   ile Anayasa'nin 125'inci maddesine ilk oylamada kabul edilen degisiklik
   onergesiyle yabancilik unsuru eklenerek yerli sermayenin de uluslararasi
   tahkime gitmesinin yolu kapatilmisti. Degisiklikle Anayasa'nin 125'inci
   maddesine eklenen yeni hukum soyle: "Kamu hizmetleriyle ilgili imtiyaz
   sartlasma ve sozlesmelerinde bunlardan dogan uyusmazliklarin milli veya
   milletlerarasi tahkim yoluyla cozulmesi ongorulebilir. Milletlerarasi
   tahkime ancak yabancilik unsuru tasiyan uyusmazliklar icin gidilir."

   Madde uzerinde FP istanbul Milletvekili Nazli Ilicak'in yerli sermayeye
   ulusal tahkim yolunun da kapatilmasina iliskin onergesi reddedildi.
   Anayasa degisikligi teklifinin 2'inci maddesi uzerinde yapilan, 499
   milletvekilinin katildigi oylamada 435 milletvekili kabul oyu kullanirken
   52 milletvekili ret oyu verdi. Oylamada 12 milletvekili de cekimser
   kaldi. Bu arada gizli oylamada milletvekilleri oylarini kabinlerde kullanip
   kutulara atarken Turk Basbakan Bulent Ecevit'in oyunu kullandiktan
   sonra kutuya atmayi unutmasi dikkat cekti. Ecevit'in oylarin atildigi
   kutulari gecmesi uzerine Basbakan Yardimcisi Husamettin Ozkan
   Ecevit'e eslik ederek oyunu kutulara atmasini sagladi.


http://www.hurriyet.com.tr/hur/turk/99/07/21/yazarlar/05yaz.htm

Mümtaz Soysal:
                           Hoşgeldin on
                           dokuzuncu yüzyıl
 
 
 
 

                           Mümtaz SOYSAL

                           Bu efendiler ya yaptıklarının anlamını bilmedikleri için gaflet
                           içindedirler, ya da hiyanet ortamına doğru bir gidiş söz
                           konusudur. Anlatmak gerekir ki, giriştikleri Anayasa değişikliği
                           özde Türkiye'yi hukuk devleti olmaktan çıkarmaya ve ulusal
                           yargının ağırlığını sıfıra indirmeye yöneliktir. İdari yargının iğdiş
                           edilmesiyle başlayan gidiş sonuçta oraya varacak.

                           Başladıkları noktaya bakın: Yargı denetiminin en zorunlu olduğu
                           noktadan, yani imtiyaz sözleşmelerinden işe başlıyorlar.

                           İmtiyaz sözleşmelerinde Danıştay'ın öndenetimi olmayacakmış;
                           bunlara ilişkin anlaşmazlık çıkarsa uluslararası hakemlere
                           başvurulacakmış.

                           O imtiyaz sözleşmeleri ki, devletçe ya da yerel yönetimler başta
                           olmak üzere başka resmi kuruluşlarınca yerine getirilmesi
                           gereken kamu hizmetlerinin uzun süre için özel ellere
                           devredilmesi anlamına gelir; bunlarda denetim ve idari yargı yolu
                           olmayacak da hangi işte olacak? Konu kamu hizmeti; iş büyük,
                           çıkarlar büyük; dolayısıyla yanlışların, usulsüzlük ve
                           yolsuzlukların kamuya, yani halk yığınlarına vereceği zarar da
                           büyük.

                           Bu konuda öndenetimi kaldırmak ve anlaşmazlıkların çözümü
                           için yabancıların hakemliğine bel bağlamak, saflık, çılgınlık, en
                           azından bilinçsizlik değildir de nedir?

                           Kendilerine ‘‘devlet adamı’’ denen bu efendiler niçin
                           yapıyorlar bunu?

                           Uzun uzadıya düşündüler ve çare olarak mı bunu buldular? Bilim
                           çevrelerinden başlayıp kamuoyunu saran böyle bir akım mı
                           vardı? Türkiye'de enerji yatırımı yapmaya kararlı ve
                           ‘‘Uluslararası tahkim kabul edilse de hemen işe
                           başlasak’’ diye sabırsızlanan büyük şirketler kapıda mı
                           bekliyor?

                           Hayır, hiçbiri değil. Hatta, uluslararası tahkimin istenen
                           çabukluğu ve rahatlığı sağlamayacağı, hakem kararlarının
                           tanınma ve tenfiz davaları yoluyla yeniden Türk yargısının önüne
                           geleceği, sürecin sanıldığı kadar kısalmış olmayacağı bu ülkeye
                           gelmeye niyetlenen yabancı yatırımcılara doğrudürüst anlatılsa,
                           belki onlar bile böyle bir şey istemekten vazgeçecekler.

                           O halde, bu telaş, bu işgüzarlık niçin?

                           Washington istemiştir de onun için. Baskı, aylar öncesinde, gelip
                           giden Amerikalı enerji ve ticaret bakanlarıyla başlamıştı, sonra
                           Ankara'daki büyükelçi konuştu, arkasından IMF de aynı şeyi
                           söyledi. Belki, Öcalan'ın paketlenip teslim edilişi karşılığında
                           istenenler arasında bile bu vardı.

                           Ne yazık ki, 21. yüzyılın büyük devleti olacağı söylenen
                           Türkiye, dönüp dolaşıp 19. yüzyılın Osmanlısı durumuna
                           düşüvermiştir. O zamanlar, Londra'nın bir dediğini iki etmeyen
                           İngiliz Sait Paşa'dan, Rusya yanlısı olduğu için ‘‘Nedimof’’
                           denen Mahmut Nedim Paşa'dan söz edilirdi. Şimdi de
                           Atlantik ötesinden ‘‘aferin’’ alıp iktidarlarını perçinlemek için
                           çırpınan sözde ulusalcı liderler, enerji konusunda kendi
                           görevlerini unutarak yahut hukuk profesörlüklerini rafa
                           kaldırarak böylesine ‘‘zelil ve rezil’’ bir Anayasa değişikliğine
                           destek bulmak için kapı kapı dolaşan bakanlar var.
 



http://www.hurriyet.com.tr/hur/turk/99/07/30/yazarlar/03yaz.htm

Bekir Coşkun: Hukuk ihalesi...
 
 
 
 
 

                Bekir COŞKUN

                Bu güzel ülkeyi seven herkes ‘‘Tahkim Yasası’’na karşı çıkmalı...

                Tahkim Yasası; ulusal varlıkları yağmalamanın, uluslararası yeni boyutudur...

                Tahkim; yabancı sermaye ile fingirdeşmeye başlayan yerli sermayenin, Türk
                hukukunu devre dışı bırakma oyunudur...

                Tahkim, enayi yöneticiler açısından; yabancı sermayeyi çekmek için,
                cumhuriyet hukukuna bir şamardır...

                Tahkim; anlaşmazlıklarda yabancı hakeme gidecek kadar, bu ülkeye ve bu
                ülkenin yasalarına saygısızlıktır...

                Tahkim; özünde utançtır...

                Bunu Bergama köylüleri anladılar...

                *

                Apo davasında Batılılar'ın müdahalesini ‘‘terbiyesizlik’’ sayanların, sıra
                sermayenin çıkarına gelince yabancıların hakemliğine koşmaları ya nedir?..

                Siyasi iktidarlardan izin almış, ama toplumun ve yargının tepkisine çarpmış
                birçok yabancı sermayeli şirket ve yerli ortakları bekliyorlar ki Tahkim Yasası
                çıksın...

                Kıyıları-ormanı-vadileri-tarım alanlarını-ovaları kapatanlar, altın arayıcıları, silah
                sanayicileri, yeryüzünde enayi tüketici toplum arayan Batılı yatırımcılar...

                Tümü bekliyor...

                Tahkım Yasası çıkacak, bu ülkenin demokratik kuruluşları, hukuku,
                yargısı, Danıştay'ı devre dışı kalacak, dışarda birileri karar verecek ve o
                kararlar uygulanacak...

                Bu Türkiye Cumhuriyeti'ne saygısızlık değilse ne?..

                *

                Tahkim; çağdaş kapitülasyonlardır...

                Ekonomisi çöken Osmanlı'nın; paçayı kurtarmak için yabancı sermayeye
                devletini, hukukunu, kişiliğini ve onurunu peşkeş çekmesinin günümüze
                uyarlanışıdır...

                Bergama köylüleri anladılar...

                Ama ne DSP'nin halkçı ve solcu (!) demokratları, ne de MHP'nin milliyetçi yiğit
                vatan evlatları bunu anlamıyorlar...

                Tahkim Tasarısı; hukuk devletini güçlendirmek vaadi ile gelip, hukuku ulusal
                sınırların ötesinde arayanların ve hukuku ihaleye çıkartanların yüz karasıdır...

                Ama en çok; yağmadır...

                Bu büyük yağmanın ilk adımı...

                Bu cennet ülkeyi seven,
                dağına-taşına-ovasına-ormanına-suyuna-hukukuna-özgürlüğüne-onuruna
                sahip çıkmak isteyen herkes Tahkim Yasası'na karşı çıkmalıdır...

                Herkes...
 



Türk Tabipler Birliği

http://www.ttb.org.tr/tahkim/link1.html

TAHKİM NEDİR?

                      Tahkim anlaşmazlıkların "herkese açık" mahkemelerde "hakim"ler eliyle değil, "gizli" olarak çalışan
                      "hakem"ler aracılığıyla çözülmesini öngören bir anlaşma yoludur. Uluslararası Tahkim'in ulusal hukuk ya da
                      evrensel hukuk normlarıyla hiçbir ilgisi yoktur ve asla bir mahkeme değildir. Tahkim, özel hukuk içerisinde
                      kişiler ve şirketler arasındaki ticari ilişkilerde kullanılmaktadır. İdare hukukunda (kamu ile ilgili),
                      benimsenen bir yöntem değildir ve olmamalıdır.

                       Hakemlik (tahkim) müessesesinde uyuşmazlıklar, genel olarak üç kişilik bir komisyon tarafından çözülür.
                       Bu komisyon, biri davacı, biri davalı ve üçüncüsü ise, davacı ve davalının mutabık kaldığı bir hakem ya da
                        mutabık kalınamaması durumunda hakemlik müessesenin re’sen atayacağı bir hakemden oluşur. Hakem
                           heyetinin belirlenmesinde, üyelerin hukukçu olması gerekmez ve genellikle hakem seçimi, Dünya
                                        Bankası'nın yatırım ve ticaret uzmanları listesinden yapılır.
 

http://www.ttb.org.tr/tahkim/link2.html
HAKEMLİK MÜESSESESİ UYUŞMAZLIK ÇÖZÜMÜNDE NEYE DAYANIR?

                          Hakemlik müessesesinde uyuşmazlık çözümü için tek ve temel ölçü, taraflar arasında yapılmış olan
                          sözleşme ya da anlaşma koşullarıdır. Hakemler, uyuşmazlık çözümünde tarafların sözleşme ya da
                            anlaşma koşullarına uyup uymadıklarını inceler ve kararını verir. Hakem heyetinin karar alma
                          sürecinde şirketlerin taraf olduğu anlaşmalar esas olduğundan, ulusal hukuk ya da evrensel hukuk
                          normları ile insan, emek ve çevre hakları bu anlaşmalarda yer almadığı için hakem komisyonlarının
                            yegane bakış açısı ya da kriteri, şirket haklarının ve karlılığının korunması olmaktadır. Hakem
                                heyetinin aldığı kararlar kesindir ve tarafların bir üst hakeme gitme hakkı yoktur.
 

http://www.ttb.org.tr/tahkim/link3.html

GÜNDEME GETİRİLEN TAHKİM’İN ÖZÜ NEDİR?

                         Dünyada halen uluslararası ticaret anlaşmalarında geçerli olan üç ayrı hakemlik (tahkim) müessesesi
                         bulunuyor. Uzun yıllardan beri çift taraflı yatırım anlaşmaları adı altında uygulanmakta olan devletten
                         devlete işletilen uluslararası hakem (tahkim) mekanizması örnek gösterilerek, MAI (Çok taraflı
                         Yatırım Anlaşması) ve benzeri serbest ticaret anlaşmalarına esas teşkil eden ve yatırımcıdan devlete
                         işleyen (yani yatırımcıları tek taraflı olarak devletlere dava açabildiği ve devletlerin yatırımcıların
                         dava etme hakkının bulunmadığı bir sistem) hakem sistemini toplumlara dayatmaya çalışan ulusötesi
                         şirketler, bugüne kadar sözkonusu mekanizma üzerinden akıl almaz davalar kazanmış ve toplumları
                         hakem (tahkim) kararlarına mahkum ettirmişlerdir. Bugün, ülkemizde yapılmak istenen anayasal
                         değişiklikler ile, şirketten devlete işleyen hakemlik (tahkim) müessesesi oluşturulmak istenmektedir.
                         Hakem (tahkim) konusunda söylenen ve yazılanların özü budur.

                            Bu değişiklik tasarısının kabul edilmesiyle, ulusötesi sermaye şirketlerinin önündeki tüm yasal
                           engeller kaldırılmış olacak ve hediye olarak da, tüm kamu kurum ve kuruluşlarının kamu hizmeti
                            yapıp yapmamalarına bakılmaksızın ve kamu yararı gözetilmeksizin özelleştirilmesine olanak
                                                         sağlanacaktır.
 
 

http://www.ttb.org.tr/tahkim/link4.html
ŞİRKETTEN DEVLETE İŞLEYEN TAHKİM’İN ÖZELLİĞİ NEDİR?

                        MAI anlaşmasında şirketten devlete işleyen hakemlik mekanizması tek yönlü bir işleyişe sahiptir ve
                        yalnızca şirketlerin devletleri hakeme götürme hakkı vardır. Devletin ya da yurttaşların hakeme gitme
                        hakları yoktur. MAI anlaşmasında yer aldığı şekliyle hakemlik müessesesi, yalnızca şirketlerin haklarını
                        ve karlarını güvence altına alan ulusal yargıyla evrensel kabul görmüş hukuk kurallarını yok sayan ve
                        şirket karlarını kamu yararının üstünde gören bir anlayışın ürünüdür. Bu hakemlik müessesesini
                        yasallaştırmak ve ulusal hukukun bir parçası ya da ulusal hukuku hakemlik müessesesinin bir parçası
                        yapmak, temel hedeftir.

                         Oysa ki, amacı kamu yararı olan ve kamu hizmeti veren devlet ve yerel yönetimler ile temel amaçları
                            kar olan ticari şirketler, eşit görülemezler. Bu nedenle aralarındaki ilişkilerde tahkim olamaz.
                           Anlaşmazlıklar, yargıda önceden belirlenmiş hukuk kuralları uyarınca hakimler tarafından karara
                                                         bağlanmalıdır.
 
http://www.ttb.org.tr/tahkim/link5.html

KAMU HİZMETİ VE KAMU HİZMETİ İMTİYAZI NEDİR?

                         Genel olarak kamu hizmeti, toplumun ortak ihtiyaçlarını karşılamak için kamuya yönelik ve kamuya
                         yararlı olan ve kamu kuruluşlarınca ya da kamu kuruluşunun sıkı denetimi altında özel kişilerce
                         yürütülen hizmettir.

                         Kamu hizmeti imtiyazı, bir kamu hizmetinin uzun süreli bir idari sözleşme uyarınca sermayesi, karı,
                         hasarı ve zararı kendisine ait olmak üzere, özel hukuk kişilerince yerine getirilmesidir. Ve
                         Anayasa'nın 155. Maddesine göre, imtiyaz anlaşmaları ya da sözleşmeleri, Danıştay tarafından
                         incelenmek zorundadır. Uygulanması sırasında çıkacak anlaşmazlıklar ise, yönetsel yargı (Danıştay,
                         idare Mahkemesi) tarafından yönetim hukukuna göre bağlanmaktadır. Bir başka deyişle, Türkiye'de
                         yürütme ve idarenin kamusal etkinliklerinin hukuki rejimi kamu hukukudur. Bir kamu hizmetinin özel
                         kişilerce yerine getirilmesi, düzenlenen kurallara bağlı olduğu gibi, idari yargının denetimindedir.

                         Osmanlı Devleti, XIX. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren demiryolu, liman, rıhtım, havagazı, elektrik,
                           su telefon vb. kamu hizmetlerinin kurulması ve işletmesini yabancılara verilen imtiyaz yöntemiyle
                         sağlamaya çalışmış ve devlet, hükümranlık yetkisini kullanarak ayrı ayrı ve değişik koşullarda imtiyaz
                         sözleşmeleri yapma yolunu seçmiştir. Bir yandan kapitülasyonların, öte yandan dış borç ve Düyun-u
                             Umumiye'nin baskıları altında, imtiyazcılar yararına, devlet zararına anlaşmalar ve durumlar
                         yaratılmıştır. Kısacası, Osmanlı'nın yıkılmasına neden olan "imtiyaz sözleşmeleri" yeniden Türkiye'nin
                           gündemindedir. Kamu kaynaklarının yetersizliği gerekçesiyle, adeta, yeni bir "kamu finansman
                             yöntemi" olarak sunulan "yap-işlet-devret" ve "yap-işlet" kamu hizmeti olduğundan imtiyaz
                                                  sözleşmelerine konu olmaktadır.
 
 
 

http://www.ttb.org.tr/tahkim/link9.html

SONUÇ

                         Uluslararası tahkim, az gelişmiş ve orta gelişkinlikteki ülkelerin, emperyalistlerin denetimdeki
                         "hakemlik" kuruluşlarının "adaletine" teslim edilmesi demektir.

                         Bu düzenlemeyle,

                         - MAI ve benzeri anlaşmaların önündeki hukuksal engeller kaldırılarak kapitülasyonlar yeniden
                         uygulanacak, ülkemiz sömürgeleştirilecektir. Uluslararası tahkim, Türkiye'yi uluslar arası mahkum
                         durumuna getirecektir.

                         -Uluslararası şirketler, kendi koydukları ve hiçbir hukuksal platformda taraf olunamayacak
                         kurallarla/kuralsızlıklarla sigortasız, güvencesiz, çok ucuza işçi/tahkim köleleri çalıştırabilecekler,
                         istedikleri zaman da gerekçesiz olarak işten atabileceklerdir.

                         -Bergama köylülerinin uluslararası sermayeye karşı kazandıkları dava yok sayılacak, bundan böyle
                         de benzer hak arayışları suç olarak tanımlanacaktır. Ve Türkiye, bu davadan dolayı tazminat
                         ödemeyle karşı karşıya gelebilecektir.

                         - Uluslararası sermaye, kendi çıkarları doğrultusunda, istediği sektörde, istediği bölgede ve istediği
                         teknolojiyi kullanarak "yatırım" yapabilecek, ülkemizin gereksinimleri, öncelikleri söz konusu
                         edilemeyecektir. İnsanımıza, doğamıza sahip çıkmak isteyişimizin yasal zemini ortadan
                         kaldırılacaktır.

                         -Uluslararası şirketler, ülkemizde sağlayacağı ucuz hammadde ve ucuz emek gücüyle, çok ucuza
                         mal ettiği ürünleri, sanki dışarıdan ülkemize getirilen malmış gibi, yüksek fiyatlarla ve döviz karşılığı
                         bize satacaktır.

                         - Eğer bu düzenleme gerçekleşirse, hastanelerin satılmasına, sosyal güvenlik haklarımızın gasp
                         edilmesine, ücretlerimizin her geçen gün erimesine direnemeyeceğiz; kendi hukukumuzu,
                         mahkemelerimizi kullanamayacağız.

                         - NAFTA üyesi ülkelerde yaşanan ve yukarıda aktarılan somut örneklerle, hakemlik (tahkim)
                         müessesesinin kabulünden sonra ülkemizde yaşanacak olanlar, bir rastlantı olmayacaktır ve bu
                         çabalar, ulusötesi sermaye şirketlerinin yerküredeki toplumlara ve bu toplumların oluşturdukları
                         ulus-devlet yapılarına yönelik topyekun bir saldırının ilk aşamasıdır. Uluslararası hakem (tahkim)
                         yoluyla aslında devletin varlığının neredeyse temeli olan "kamu yararının gözetilmesi" ilkesinden
                         vazgeçilmesini ve kar oranlarının toplumun çıkarları aleyhine artmasını talep etmektedirler. Bu tablo
                         karşısında, ulusal devletlerin taraf olduğu hiçbir hakem mekanizması kabul edilemez, edilmemelidir.
                         Yarını beklemeden, uluslar arası tahkime, özelleştirmelere, Sosyal Güvenlik Reformu Yasası'na
                         karşı, geleceğimize, yarınlarımıza, bugünden sahip çıkalım.

                         SON SÖZ YERİNE

                         Bütün bu gerçekler karşısında, son sözü söyleyecek olanlar bu ülkenin zenginliklerini üreten ve bu
                         ülkenin gerçek sahipleri olan işçiler, çalışanlar olacaktır.

                         İzin verecek miyiz?
 
http://www.ttb.org.tr/tahkim/link10.html

TAHKİM YASA TEKLİFİ

                        Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi

                        Madde 1. Türkiye Cumhuriyeti Anayasa'nın 47'nci maddesinin kenar başlığı, "E. Devletleştirme ve
                        özelleştirme" şeklinde değiştirilmiş ve bu maddeye ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki
                        fıkralar eklenmiştir.

                        "Devletin, kamu iktisadi teşebbüslerinin ve diğer kamu tüzel kişilerinin mülkiyetinde bulunan işletme ve
                        varlıkların özelleştirilmesine ilişkin esas ve usuller kanunla gösterilir.

                        Devlet, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişileri tarafından yürütülen yatırım ve
                        hizmetlerden hangilerinin özel hukuk sözleşmeleri ile gerçek veya tüzel kişilere yaptırılabileceği veya
                        devredilebileceği kanunla belirlenir".

                        Madde 2. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 125 inci maddesinin birinci fıkrasına, ikinci cümle olarak
                        aşağıdaki hüküm eklenmiştir.

                        "Kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde bunlardan doğan uyuşmazlıkların milli ya
                        da milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi öngörülebilir".

                        Madde 3. Anayasanın 155 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

                        "Danıştay, davaları görmek, Başbakan ve Bakanlar Kurulu'nca gönderilen kanun tasarıları ve kamu
                        hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmeleri hakkında düşüncesini bildirmek, tüzük tasarılarını
                        incelemek, idari uyuşmazlıkları çözmek ve kanunla gösterilen diğer işleri yapmakla görevlidir".

                        Madde 4. Bu kanun, yayımı tarihinde yürürlüğe girer ve halkoylamasına sunulması halinde 1 inci
                        maddesi ayrı, 2 ve 3 üncü maddeleri birlikte ayrı oylanır.

                        GENEL GEREKÇE

                        Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 46 ncı maddesinde "kamulaştırma", 47 nci maddesinde
                        "devletleştirme" düzenlenmiş, buna karşılık "özelleştirme" konusunda herhangi bir düzenlemeye yer
                        verilmemiştir. Oysa başka bazı ülkelerin anayasalarında özelleştirmeyi öngören hükümler
                        bulunmaktadır. Fransız Anayasası buna örnek gösterilebilir.

                        Ülkemizde 1984 yılından bu yana değişik biçimlerde uygulanagelen "özelleştirme" ile ilgili olarak; çeşitli
                        tarihlerde yürürlüğe konulan yasal düzenlemeler, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararları ile bazı
                        ilke ve kurallar getirilmiş bulunmaktadır.

                        Ülkemizin son onbeş yılının gündeminde önemli yer tutan, gelecek yıllarda da gündemin ön sıralarında
                        yer alacağı kuşkusuz olan özelleştirmenin hukuki temelinin Anayasının 47 nci maddesinde düzenlenmesi
                        uygun görülmüştür. 47 nci maddeye eklenen iki yeni fıkra ile hem özelleştirmeye ilişkin esas ve usullerin
                        kanunla gösterilmesi, hem kamu tüzel kişilerince yürütülen yatırım ve hizmetlerden hangilerinin özel
                        hukuk sözleşmeleri ile gerçek veya tüzel kişilere yaptırılabileceğinin kanunla belirlenmesi ilkeleri
                        getirilmektedir.

                        Öte yandan bütçe kaynakları kıt, ihtiyaçları sınırsız olan ülkelerde, tabii kaynakların işletilmesi, çağdaş
                        teknolojilerin ekonomiye kazandırılması amacıyla yabancı sermayenin yatırım yapmaya teşvik edilmesi
                        kalkınma yolunda önemli bir araç oluşturmaktadır.

                        Ülkemizin yüksek teknoloji ve büyük finansman gerektiren alt yapı yatırımlarında karşılaşılan bazı
                        sorunlar, yabancı sermayenin yatırım yapma konusunda çekingen davranmasına neden olmaktadır. Bu
                        sorunlar arasında kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerden doğan uyuşmazlıkların
                        çözümü, önemli bir yer tutmaktadır.

                        Günümüzde bu tür uyuşmazlıklar bakımından tahkim, uluslararası düzeyde gittikçe yaygınlaşan bir
                        kurum haline gelmiştir. Nitekim aralarında Türkiye'nin de bulunduğu çeşitli devletlerce imzalanmış
                        bulunan 1975 tarihli Helsinki Nihai Senedinde anlaşmazlıkların tahkim yoluyla çözülmesi
                        öngörülmüştür.

                        Bu durumda evrensel hukukun benimsediği ve uyguladığı kavram ve kurumlara hukukumuzda da yer
                        verilmesi gerekmektedir. Türkiye, gerek 1975 tarihli Helsinki Nihai Senedinde, gerek imzalayıp
                        onayladığı çok sayıda iki taraflı uluslararası yatırım sözleşmelerinde tahkim kurumunu benimsemiştir.
                        Türkiye'nin uluslararası ilişkiler çerçevesinde benimsediği bu yaklaşıma Anayasa'nın 125 inci
                        maddesinde de yer verilmesi uygun olacaktır.

                        Bu arada, Anayasanın 155 inci maddesi için önerilen değişiklikle kamu hizmeti ile ilgili imtiyaz
                        şartlaşma ve sözleşmeleri, Danıştay'ın "düşünce" bildireceği konular arasına alınmaktadır.

                        Özetle, Anayasa'nın konuya ilişkin hükümlerinin, ülkemizin ihtiyacı olan yatırım ve hizmetlerde
                        uygulanacak evrensel ilke ve uygulamalara paralel bir biçimde değiştirilmesi zorunlu hale gelmiştir.
                        Ülkemizin kalkınması için büyük önem taşıyan çağdaş hukuk ilkelerine Anayasamızda da yer verilmesi
                        amacıyla bu kanun teklifi hazırlanmıştır.

                        MADDE GEREKÇELERİ

                        Madde 1. Bu madde ile Anayasanın 47 nci maddesinin kenar başlığı, "devletleştirme" yanında
                        "özelleştirmeye" de yer verecek şekilde değiştirilmekte ve maddeye iki yeni fıkra eklenmektedir.

                        Önerilen değişiklikle özelleştirme konusu, ilk kez Anayasal bir dayanağa kavuşturulmaktadır. 47 nci
                        maddeye eklenen iki yeni fıkrada bir yandan kamu tüzel kişilerinin mülkiyetinde bulunan işletme ve
                        varlıkların özelleştirilmesine ilişkin esas ve usullerin kanunla gösterilmesi, öbür yandan kamu tüzel
                        kişilerince yürütülen yatırım ve hizmetlerden hangilerinin özel hukuk sözleşmeleri ile gerçek veya tüzel
                        kişilere yaptırılabileceği veya devredilebileceğinin kanunla belirlenmesi öngörülmektedir.

                        Madde 2. Bu madde ile Anayasanın 125 inci maddesinin birinci fıkrasına ikinci cümle olarak eklenen
                        yeni hükümle, Türkiye'nin bugüne kadar yapmış olduğu çeşitli uluslararası sözleşmelerde kabul etmiş
                        olduğu esaslara uygun olarak, kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan
                        uyuşmazlıkların milli veya milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi öngörülmektedir.

                        Madde 3. Anayasanın 155 inci maddesinin ikinci fıkrasında yapılan değişiklikle, imtiyaz şartlaşma ve
                        sözleşmeleri, Danıştay'ın inceleme yapacağı konular arasından çıkarılarak, düşünce bildireceği konular
                        arasına alınmıştır. Kayda değer ki, benzer bir hüküm, 1924 Teşkilatı Esasiye Kanunu'nun 51 inci
                        maddesinde de yer almaktaydı.

                          Madde 4. Kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği ve halk oylamasına sunulması halinde 1 inci
                         maddesinin ayrı, 2 ve 3 üncü maddelerinin ise birlikte ayrı olarak oylanacağı hükme bağlanmaktadır.

 
http://www.ttb.org.tr/tahkim/link11.html
 

ÖZELLEŞTİRME KARŞITI PLAFORM' UN BİLDİRİSİ

                         YÜZYILLIK EKONOMİK BİRİKİMLER SATILDI, SATILIYOR!

                         SIRA BAĞIMSIZLIKTA MI?

                         18 Nisan 1999 Genel Seçimlerinden sonra kurulan 57. Hükümetin de programı, tamamıyla IMF
                         reçetelerinden oluşan, sömürgeleştirmeyi hızlandırma programıdır.

                         Halkın %33’nün Sosyal Güvenlikten yoksun olduğu bir ülkede, emekçilerin birikimiyle oluşan SSK
                         ve Emekli Sandığı özel şirketlere “Sosyal Güvenlik Reformu” adı altında peşkeş çekilmek
                         istenmektedir. Emeklilik yaşı yükseltilerek “mezarda emeklilik” bize dayatılmaktadır.

                         Sosyal güvenliğin, hastanelerin, telefonun, enerji santral ve dağıtım bölgelerinin, madenlerin
                         özelleştirileceği ve bu sektörlerdeki yabancı sermaye yatırımlarıyla ilgili “Uluslararası Tahkim
                         Kurulları”nın getirileceği bir dönemi yaşamaktayız. Bu ülkenin kaynakları kapalı kapılar arkasında
                         yapılan pazarlıklarla halktan kaçırılarak, çokuluslu şirketlerin tekeline sunulmaktadır.

                         ULUSLARARASI TAHKİM NE ANLAMA GELMEKTEDİR?

                         Bu sorunun yanıtını vermeden önce tarih bilgilerimizi tazelemekte yarar görüyoruz:

                         - 16. Yüzyılda Osmanlı Devletince, Avrupalı tüccara serbest dolaşım hakkı, vergi indirimleri
                         tanınmıştı. (Kapitülasyonlar)

                         - Avrupalı tüccarlar, Osmanlı mahkemelerini reddederek kendi mahkemelerini kurmuşlardı.

                         - Avrupalılar, Osmanlıyı borçlandırıp, bu borçlarına karşılık balıkçılık, tuz, tütün, ipek, pul ve
                         alkolden alınan vergileri kurdukları "Düyun-u Umumiye-i Osmaniye Meclisi" aracılığıyla
                         toplamaktaydı.

                         - Yabancıların kurdukları rejiler, yaklaşık 40.000 köylüyü vergi toplama anlaşmazlığı gerekçesiyle
                         öldürmüşlerdi.

                         Ve ulusal bağımsızlık savaşından sonra, sömürgeleştirme anlaşmaları sona erdirilmiş, yabancıların
                         elinde bulunan demiryolları, telefon, elektrik, tramvay, havagazı, maden sektörü kamulaştırılmıştır.

                         Bağımsızlık savaşı sonrası, kamulaştırılan sektörler, bu defa "milliyetçi" hükümet tarafından
                         "Uluslararası Tahkim" kabul edilerek tekrar yabancı sermayenin tekeline verilmeye çalışılmaktadır.

                         Uluslararası Tahkimle;

                         - Yabancı sermaye başta enerji santralleri olmak üzere, yap-işlet ve yap-işlet-devret modeliyle
                         hiçbir koşula bağlı olmadan serbestçe yatırım yapacak ve uyuşmazlık sözkonusu olduğunda, ulusal
                         yasalar bir tarafa bırakılarak sorun, uluslararası tahkim kurullarında ele alınacaktır.

                         - Uluslararası Tahkim Kuruluşları, bildiğimiz anlamda mahkemeler değildir. Yabancı şirketlerin
                         atadıkları kişilerden oluşan ve kendi koydukları kurallara göre karar veren özel yapılardır. Daha
                         açık tanımıyla yabancı sermaye, hem yargıç, hem savcı, hem de savunma avukatlığını üstlenecek,
                         kendi lehine kararlar oluşturacaktır.

                         - Yabancı sermayenin yatırımla yaptığı sektörlerde, sendikal hak ve özgürlükler olmayacak, köle
                         düzeni egemen olacaktır.

                         - Bu topraklarda üretilen elektrik Türkiye'deki tüketicilere satma zorunluluğu olmayacak, şirket
                         istediği ülkeye satabilecektir. Ülkemizin kaynakları üzerinden, yabancı sermaye karına kar
                         katacaktır. Böylece bizim sefaletimiz sürecektir.

                         - Elektrik, haberleşme, ulaşım gibi hizmetlerin birim fiyatları dolara endekslenecek, pahalılanacaktır.

                         - Uyuşmazlık halinde uluslararası tahkimin belirleyeceği milyarlarca dolarlık tazminatlar devlet
                         tarafından ödenecek, tazminatın bedeli bizim sırtımıza yüklenecektir.

                         - Sivil toplum örgütleri, bireyler, tüketiciler şikayetlerini bu tahkim kurullarına iletemeyecektir.

                         - Emekçilerden alınan vergilerle, 25 katrilyon TL'ye mal edilen elektrik santralleri ve dağıtım
                         bölgeleri, yabancı şirketlere 20-30 yıllığına devredilecektir.

                         Tahkim, çağdaş kapitülasyondur.

                         Tahkim, bu ülke topraklarının yağmalanmasıdır.

                         Tahkim, emekçileri tamamen yabancı sermayenin dişlilerine teslim etmektir.

                         Bergama köylüleri, şimdi hepimize soruyor:

                                                      “İzin verecek miyiz?”
 

http://www.ttb.org.tr/tahkim/link12.html
YARARLANILAN KAYNAKLAR:

                         1. “Uluslararası Tahkim (Hakem) Nedir, Ne Değildir?” , Türkiye MAI ve Küreselleşme Karşıtı
                         Çalışma Grubu’nun taslak metni.

                         2. “Milletvekillerine Gönderilen Mektup”, 29.7.1999, TMMOB

                         3. “Uluslararası Tahkim, Türkiye’yi Uluslararası Mahkum Durumuna Getirecektir”, Ortak Basın
                         Bildirisi, Prof. Dr. Mümtaz Soysal ve imzalayanlar.

                         4. “Talan Devam Ediyor”, Özelleştirme Karşıtı Platform

                         5. “İdari Sözleşmeler ve Uluslararası Tahkim”, Panel çözümü, Türkiye Barolar Birliği.

                              6. “20. Yüzyıl Bir İhanetle Kapatılmak İsteniyor: Uluslararası Tahkim”, TTB hazırlığı.